Değirmenbükü’nde Hıdrellez

Öyle de oldu, çiçeklerin arasında fotoğraf çekerken sevimli izleyicilerimizden gözümüzü alamadık. En büyük istekleri dışarıya çıkıp, yeşillikler arasında koşmak olmalı, hareketlerine bakınca.

palamutbükü restoran

Yaka taraflarında o gün kimsecikler görünmüyordu, maça gitmişler. 19 mayıs kupası karşılaşmaları var bildiğim kadarıyla, mahalle takımları da bu maçlarda karşılaşıyor. Kumyer yolundan Palamutbükü’ne geldik, öğle yemeğimizi burada yedik. Hafif bir lodos vardı, deniz kıyısı biraz serindi. Dostlar restoranda her zamanki yerimize tam oturmuştuk ki karşı tarafta hamur açan hanım dikkatimi çekti. Yaptığı yöresel bilmediğim bir şey mi diye merak edip yanına gittim. hamur küçük kareler şeklinde kesiliyor, lokum pilavı denilen bir tür makarna. Daha önce belgelemiştim. Datça’da çok seviliyor, makarna gibi pişirilip suyu çektiriliyor fakat içindeki su dökülmüyor, nedeni vitaminlerin kaybolmaması. Makarna piştikten sonra bir kapta bol soğanla kıyma kavruluyor, biraz karabiber, haşlanmış (pişmiş ) nohut karıştırılarak pişirdiğimiz makarnanın üstüne dökülüp yeniyor. Geçmiş yıllarda düğünlerde mutlaka yapılırmış. Betçe yöresinde kıyma kullanılmıyor.

Türkay Keskin Dursen hanımın yanına gelerek birlikte fotoğraflafını çekmemi istedi. Palamutbükü’nde Keskin Apart’ı çalıştırıyorlarmış.

yazıköy kahvesinde sohbet

Palamutbükü’nden Çeşmeköy yolu üzerinden Yazıköy’e geldik. Kahveye doğru giderken yolda gördüğümüz arkadaşın elindeki  kavonozdaki şeyi merak ettik, Hemen açıp buyur etti, badem turşusuymuş, tatmadım tadı hakkında bir şey diyemeyeceğim. Seviliyor ki yapıyorlar. Kahveye gittiğimizde tanıdığımız Dursun Sarıyaz oradaydı, bizi masalarına davet etti. Dursun Sarıyaz, Osman Fevzi Köse, Mümtaz Sarıyaz, Ali İhsan Taş bir masanın etrafında oturmuşlardı. Ortada kahveci falan yoktu, Hıdrellez’de herkes işi bırakıyor buralarda. Hıdrellez ile ilgili bir şeyler sordum ama fazla bir cevap alamadım. Hıdrellez deyince çoğunlukla eğlence akla geliyor. Fevzi ağbi ” Deniz kenarlarına gayet erken gitmek lazım, erken saatlerde Hızır ile İlyas’ı görürlermiş, şimdi kim erken kalkıp gidecek ” dedi bir ara. Kapıtaşı yolu üzerindeki yel değirmeninin eski sahiplerinden. Masada bulunanlardan Mümtaz Sarıyaz gördüğüm kadarıyla Hıdrellez’in kutlanış şekline biraz karşı, sadece eğlence olarak görülüyor diyor. Eskiden paylaşımların daha çok olduğunu söyledi. Değirmenbükü’ne gideceğimizi söyleyinde Dursun ağbimiz de bizimle geldi.

Hıdrellez bayramı Datça’da önemlidir, eskisi kadar olmasa da  gelenek bir şekilde devam ettiriliyor. Bu yerlerden biri de Yazıköy. Hıdrellez ülkemizde ve birçok yerde Bahar bayramı olarak kutlanır. Türk dünyasında baharın gelişi çok eskilerden beri kutlanan bir olay , Hıdrellez ile kutlamalar İslam öncesi ve sonrası bilgi ve adetleri kapsayarak devam etmiştir. Hıdrellez bayramının çağrıştırdıkları; bolluk, bereket, sağlık ve iyiliktir. Bu günde dileklerin, gelecekle ilgili isteklerin gerçekleşeceğine inanılır. Baharın gelişi, doğanın canlanması insanlık tarihinde çok eskilerden bu yana kutlanan bir olay, toplumlar kendilerine özgü etkinliklerle kutlasa da  aradaki benzerlikler  az değil. Bizde Hıdrellez 5 mayıs’ı 6 mayıs’a bağlayan gece başlar, Hıdrellez günü  Hızır ve İlyas’ın buluştuklarına, onların buluşmalarıyla ölü tabiatın canlandığına inanılır. Bu antik Yunan’da Demeter’in baharla birlikte kızına kavuşması ve onun da sevincini doğayı canlandırarak gösterdiğine inanış şeklindeydi. Hızır ve İlyas sözcükleri biraraya gelerek halk ağzında Hıdrellez şeklini almış. Yazılış konusunda internette doğru yazılışın Hıdırellez olduğu yazıyor, Datça yöresinde de genelde böyle söyleniyor. Elimdeki yazım sözlüğünde benim yazdığım gibi Hıdrellez yazıyor. Halk dilinde bu gibi şeyler kısaltılarak söyleniyor. Betçe’de İlyas isimlerine Ellez diye seslenildiğini duymuştum.

Hıdrellez’le ilgili her yıl bir şeyler yazarım, bu yazılarım sırasında geniş bir biçimde araştırma imkanım oldu, Datça’da katıldığım Hıdrellez kutlamalarında yöre insanlarından eski adetlerle ilgili bilgi almaya çalışırım. Gördüğüm kadarıyla bazı farklı uygulamalar olsa da ülke genelinde benzer uygulamalar çokça.  Gençlik yıllarımızda Hıdrellez deyince ailemizle piknik yapmak aklımıza gelirdi. Bu her zaman imkan bulamadığımız bir şeydi, eşyaları, yiyecekleri toplar 3 km mesafedeki çamlık alana yürüyerek giderdik. Bizim gibi bütün şehir de orada olurdu diyebilirim. Yeni arkadaşlarla, tanışmalar, oyunlar oynamalar Hıdrellez’in güzel taraflarıydı. Tabii şimdiki gibi arabalar yoktu, gitmek güzel olurdu da yorgun bir şekilde yine birtakım eşyalarla geldiğimiz yoldan dönmek çok zor gelirdi. Bir de hatırladığım Hıdrellez günü mutlaka bir yağmurun atıştırdığıydı,  gelip geçen yağmurlar ama çoğu kez o yağmurlar olmuştur. Yağmurun yağması halk inanışında Hızır ve İlyas’ın buluşma sevinciyle dökülen yaşlar olarak yorumlanır.

Doğayla bir araya gelmek, onu tanımak, kıymetini bilmek açısından da öğretici bir etkinlik. Çocukluk, gençlik anılarımızdaki o doğanın, buluşmaların peşinden koşturup durdum. Paylaşmanın,  bir arada eğlenmenin, sıkıntıları bir anlık da olsa unutmanın, dileklerin kabul olduğuna inanılan bir gün.

değirmenbükü'nde hıdrellez kutlaması

Hıdrellez burada da bir bahar bayramı olarak kutlanıyor, yemeklerin, çeşitli eğlencelerin, oyunların yer aldığı, herkesin aktif olarak katıldığı bir etkinlik. Eskiden Davul – Zurna ile eğlenildiğini birçok kişiden duymuştum.

Hızır ile İlyas’ın sulak, yeşillik alanlarda bir araya geldiği inancıyla Hıdrellez daima yeşillik, ağaçlık, alanlarda, su kenarlarında kutlanır. Datça’da her köy kendi alanı içindeki bir mesirelik yerde Hıdrellez kutlaması için bir araya gelirmiş, bu hala bu şekilde devam ediyor. Deniz kenarındaki Değirmenbükü Yazıköy’ün bir araya geldiği bir alan, Cumalı’dan da gelenler olur.  O gün de Değirmenbükü çok kalabalıktı, insanlar gruplar halinde arkadaşları, eş, dostlarıyla bir araya gelmişti. Girişteki ilk masadaki arkadaşlarla tanıştık, sohbet ettik önce. Şener Denizhan, Yaşar Çuhadar, Emin Yarımağa bir aradaydı. Yaşar Çuhadar paylaşımlarımı takip ediyormuş, beni tanıyor. Hıdrellez konusunu konuştuk onlarla da.  Böyle bilgileri ilginçtir çok yaşlılardan öğrenemiyorsunuz, orta kuşak bu konularda daha bilgili oluyor. Yaşar Çuhadar geçmişte en çok Mağrin’de toplanılırdı diyor, su kaynaklarının olduğu, yeşillikler içinde bir yer. Sayfalarımda sıkça söz etmişimdir, antik bir çeşme de var ama son yıllarda yapılaşma burayı değiştirdi. O yüzden gidesim gelmiyor. Kimsenin bu tarihi yerleri önemsediği de yok. Yazıköylüler Knidos, Bağlar özü, Yakalılar Akçabük, Gerence’de, Datça merkezde Burgaz, Kargı gibi yerlerde bir araya geliniyor.

Anadolu’nun birçok yerindeki Hıdrellez adetlerini burada da görmek mümkün. Ocağın arakasına veya dama kül eleme burada da varmış, şimdilerde uygulayan oluyor mu bilmiyorum. Ertesi gün izlere bakılarak gelecekle ilgili tahmin yürütülürmüş.  Çimenlerin içinde yuvarlanarak kötülüklerden arınılacağı inancı da eski insanlarda varmış. Büyük ağaçlara sarılma, salıncaklar kurma. Yazıköy’de ekşi maya hakkında konuşurken ilk mayanın Hıdrellez günü tutulduğunu duymuştum. Sonra o maya çoğaltılarak yıllarca kullanılıyor. Datça’da da Hıdrellez’de oğlak eti yemek adetti, baharın ilk kuzusu yenilerek sağlık ve güç kazanılacağına inanılırdı. Geçmiş yıllarda Hıdrellez deyince oğlak eti kavurma ilk akla gelenlerdi. Şimdi bakıyorum masalarda, ızgaralarda oğlak etinin yerini Tavuk etleri almış. Keçi sürüleri artık eskisi gibi yok, çobanlık yok olan mesleklerden, et pahalı. Yine eskilerle konuşmamda Hıdrellez öncesi temizlik, bereket getirmesi için çevreye yiyeceklerin bırakılması, deniz kenarında taş atma gibi adetleri duydum, rastladım. Bu adetler Adadolu’nun birçok yerinde de benzer şekilde uygulanıyor.

Sayfalar: 1 2 3

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir