Palamutluk Sarnıcı
Palamutluk Sarnıcı Kargı’nın arka tarafındaki bir vadide, Kızılova’ya giden yol üzerinde yer alıyor. Bir zamanlar Doğa Müzesi diye haber yapmıştım, bu bölgede bir zamanlar Datça’nın her tarafını kaplayan anıtsal palamut ağaçları orman şeklinde bulunuyor. Geçmiş zamanın, yaşananların tanıkları gibi, üzerlerinde sahibini belirten işaretler var. Geçmişte palamut meyvası kimya sanayiinde kullanılıyordu ve önemli bir geçim kaynağı idi. Palamut ağaçlarının arasında yapı kalıntıları dikkati çekiyor. Bu bölgeye Datça’nın dikkatli bir biçimde sahip çıkması lazım, bu ağaçlar başka yerde kalmadılar, Palamutluk sarnıcı gördüğümüz sarnıçların hepsinden oldukça büyük ve öyle sanıyorum ki bir eşi benzeri de yok. Ama yok olmak üzere, zamana ve doğal şartlara karşı dayanacak gücü her geçen gün biraz daha azalmakta. Fotoğrafta da görüldüğü gibi duvarları diğer sarnıçlara göre yüksek.
Bu yapılarda kubbe gökyüzü gibi, yassı taşlar dairesel bir biçimde merkeze doğru sıralanıyor, bu denli büyük bir kubbeyi oturtmak kolay değil. Sarnıcın içi çok karanlıktı, fotoğraf çekmek zor oluyor. Hatta bir gidişimde kubbenin ortasında asılı duran yarasaları fotoğraflamıştım.
İçinde su olmayan sarnıçlardan, su zeminde emiliyor.
Sarnıca su zemindeki su yollarından geliyormuş, suyun biriktiği harçla sıvanmış kısım da oldukça yüksek.
Daha önce sözünü ettiğim sarnıçlarda bu küçük pencereler kubbeyle duvarın birleştiği yerdeydi ve buradaki eğimli oyuktan sarnıca su giriyordu. Bu sarnıçta oyuklar duvarın üzerinde yer alıyor, su zemindeki oyuklardan giriyor.
Görüldüğü gibi sarnıç düze yakın bir zeminde, çevresi hafif eğimli bir yere yapılıyor, yollar üzerinde oluyor. Palamutluk sarnıcının çatısında kalın bir horasan harcı varmış, bu harç kubbenin birçok yerinde dökülmüş, taşlar meydana çıkmış. Harcın kalın olması iri harçta iri çakıl ve kiremit parçalarının kullanılmasından.
Kubbenin dışının yakından görünüşü, Horasan harcında pişmiş toprak benzeri şeyler ezilerek harca katılıyor, bunun betonlaşmasında kimyasal bir işlevi olduğunu düşünüyorum. Su geçirmez kısımlarda harcın kırmızımsı olması bu kullanılan pişmiş topraktan dolayı . Harcın döküldüğü kısımlarda Datça geleneksel mimarisinde olduğu gibi taşların kırmızı toprakla birbirine tutturulduğu görülüyor. Tabii bu kısımlar açıkta kalınca yağmur suları daha etkili bir şekilde yapının sonunu hazırlıyor.
Sarnıcın arkası daha değişik, sarnıcın büyüklüğüne bağlı olarak duvarların da oldukça kalın olduğu görünüyor. Çatıdaki bu çatlaklar ölümcül. Bu yapıların çok kısa zamanda aslına uygn bir tamirden geçirilmesi lazım.
Yine harika bir çalışma olmuş hocam emeğinize sağlık.Merak ettiğim bir şey var, bu gezileri bir gün içerisinde mi yapıyorsunuz?
Teşekkür ediyorum sağlıkla kalın…
Teşekkürler Selma hanım, sarnıçlar Yarımada’nın farklı yerlerinde, bir kaç yılı kapsayan bir sürede bu fotoğrafları çektim. Yürüyüşleri merak ederseniz arama çubuğuna sarnıcın ismini yazmanız yeterli olur, onunla ilgili sayfalar önünüze gelecektir. Selamlar…
muzaffer hocam,çok teşekkürler.bu gibi tarihi eserler hızla kayboluyor,tanıtımınız ile sizin sayenizde yaşama şansı bulabilirler.teşekkürlerimle sağlık ve mutluluklar dilerim.
Cok tesekkur ederiz. Cok aydinlatici oldu.