Fotoğraf çekmek te burada güzel oluyor, her zaman altında hoş bir ışık var. Dönerken yolumuz üzerinde kel armutlara rastladık.
Kargı’ya doğru yürürken ormanda pınar suyundan içtik, şişelerimizi doldurduk.
Mustafa Dede Kızlan köyünden, yol üstünde Derin Bahçe diye turistik bir yeri var, buraya ilk gelişi, doğal olarak sarnıç ilgisini çekti.
Bu parkurda önünden geçtiğimiz çoban ahılı, yanında içinde çobanların kaldığı taştan kulübe görülüyor. Daha önceki yıllarda kapısı kapalıydı, içinde sedir ve döşek var. Burası bize çoğu zaman rastladığımız çoban kulübelerinden kalan kalıntılar hakkında da bilgi veriyor. İçeride ocak ta var, bu yapı biraz bakımsız kalmış tabanda su sızıntıları vardı.
Armutlusu koyunun göründüğü yerde fotoğraf çekiyorum, gelirken nergis çiçeğine rastladık, bu çiçekler toplu olarak bulunurlar ama bundan başka yoktu.
Kargı’ya girerken sabah gördüğümüz güz domatesi toplayanlar tarlada çalışmaya devam ediyorlardı. Yola indikten sonra kayalarda otlayan keçilerin fotoğrafını çektik.
Çobanları da burada, Ümmihan Aslan’la tanışıyoruz, buralarda daha önce de karşılaştım, öğrencim Selim’in annesi. Amcayla İnceburun’a kadar gitmişler, keçileri otlatmışlar, oralardaki kalıntılar hakkında bilgi aldım, gelecekte bir kez daha yürüyeceğim. Böylece yürüyüşümüzün sonuna geldik, dağ tepe 7 saate yakın yürüdük, güzel bir gündü. Sağlıklı Datça havasını, çam kokularını ciğerlerimize çektik.
super yerler sayenizde sizin fotograflarinizla cevreyi daha iyi taniyorum cabalarinizi takdir ediyorum sevgiler
havada uçanlar kuzgun gurk gurk diye öterler .
şile/istanbul