datça'da bahar

Mart’ın ilk günü, başka yerde göremeyeceğimiz güzelliklerle geçen zaman.

bahar böyle olur

Şimdi gelelim 01 mart günü yaşadığımız öyküye. Batı Betçe ovalarında yemyeşil badem ağaçlarının arasındayız. Yola çıkarken bir planımız yoktu Yazıköy’de kuru fasulye pilav yemek dışında. Yazıköy’e yaklaşırken yol üstünde sohbet ettiğimiz köylü arkadaştan Kadir Balcı arkadaşımın yakınlardaki bir arazide çağla topladığını duyunca oraya gitmeye karar verdik. Çevremiz her yer papatyalarla doluydu. Şubat ayı boyunca güneşi yanlış hatırlamıyorsam birkaç gün anca gördük, biz güneşsiz yapamayız ama bu yıl iklim böyle, soğuk yok ama hava çoğu zaman bu yazıyı yazdığım bugünkü gibi kapalı.

İşte martın ilk günü pırıl pırıl güzel bir iklim, sağlıklı bir Datça havası, kuzeyden gelen  serin bir hava var ama rahatsız edici değildi.

Cumalı köye yaklaşırken ekşi kulaklar çok hoş bir görüntü oluşturuyordu. Bugünlerde Datçalı arkadaşlarımız Datça Şivesi sayfalarında pek hoş yazılar paylaşıyor, zevkle takip ediyoruz. içlerinde öğrencilerimi de görüyorum, gençlerin kültürlerine ilgi duymaları beni de heyacanlandırdı. Ekşi kulağa eeşi gulak demişler, Datça’da k harfi yerine genellikle g harfi kullanılıyor bunu Betçe taraflarında da görüyorum. Kalamış yerine Galamış derler Koca ömer derken Goca ömer gibi.

Yolda köpeğiyle gelen Raziye hanımla karşılaşıyoruz, geçmiş yıllarda Datça’da bayramlar sayfamı hazırlarken Cumalı’daki evlerine konuk olmuştum. Biraz sonra diğer kardeşlerinin de fotoğrafını çekme şansım oldu.

Az gidince Kemal Mercan’la karşılaştık, merdivenin üstünde çağla topluyordu. Çağlalar bu yıl erken olgunlaştı, hava da güzel olunca herkesi bugün tarlalarda görmek mümkündü.

Tarla tarla gidince Kadir arkadaşımla karşılaşıyoruz, yüksek seslerle neşeli sohbetler oluyor. Datça’da bahçeler arasında çitler, duvarlar olmaz  o sayede rahat gezeriz. Kimse de benim bahçemde ne yapıyorsun demez, böyle bir toplum, ellerindekini buyur ederler hemen. Yeni gelenlerin pek çoğuna yabancı adetler, şimdi onların tarlası olsaydı bir tarladan diğerine geçemezdik. Teller, duvarlar ilk yapılan iş oluyor. Kendilerini haklı görseler de bu kültür neden böyle hiç sordunuz mu, bu insanlar sizin gibi tarlalarını hemen ayırmayı bilmiyorlar mı? İşte mesele burada, Datçalı olmak, ben buradan bir yer alsaydım onlar gibi yapardım, laf olsun diye demiyorum. O teller sizi onlardan uzaklaştıran engeller ..

Aaa bizim Şener Ören de burada, çağla topluyor, onunla da neşeli bir sohbet başlıyor, bu topraklarda doğmuş, büyümüş gibi rahatım. Bu yıl çağla mahsulü bol, bunlar erkenci cins çağlalar. Datça çağlasını diğer çağlalardan ayıran özelliği sordum, çünkü büyük kenterde Datça çağlası diye satılan başka çağlalar oluyor rastlamıştım.  Şener Ören diğer çağlalar tülü olur bir de içi acı olur. Bizim çağlamızı içiyle yersin, tatlı olur diye cevapladı.

Sayfalar: 1 2 3 4 5

Bir yorum

  1. yorumlarınız bizleri aydınlattı,görseller harika gerçekten . “Allah sevdiği kulunu Datça’ya gönderirmiş, çok yaşasın diye” bu söze katılmamak iç den değil emeğinize sağlık.ustanın dediği gibi “MEKANIM DATÇA OLSUN”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir