Fotoğraflarla Bir Betçe Günlüğü

betce-gunlugu-19

Kimsenin acelesi yok, ahenkle geçen bir zaman.

betce-gunlugu-20

Tolantının bitmesini beklerken Knidos tarafından gelip geçenler oluyordu.

betce-gunlugu-21

Cumalı’da biraz su doldurmak için çeşmenin yanında durunca Cezmi ağbi’yi gördüm, evindeki tamir işleri birkaç haftadır devam ediyor. Cezmi Ersöz’ün eşi Gülseren abla evde bulaşık yıkıyormuş, seslenince geldi, oldukça yorgundu hem dinlenirsin dedik. Kendisinden Betçe yöresindeki yemek kültürü ile ilgili öğrenmek istediğim bilgiler vardı. Cezmi ağbi bir ara yol kenarındaki Dalleme dediğimiz papatyalardan bir dal koparıp geldi, onlar buna çolaka diyorlarmış. Dallemenin bir fotoğrafını çekeyim derken Gülseren ablanın da dolayısıyle fotoğrafını çektim. Ah beni oyuna getirdiniz, fotoğrafımı çektiniz diye takıldı, geçen yıllarda Değirmenbükü’nde fotoğraf çektirmem diye izin vermemişti. Yanındaki teyzeler, Hatice ve Güllü teyze. Bu arada konuştuğum kişilerden zaman zaman paylaşılan Karaville ( salyongoz ) yeme kültürünün Betçe bölgesinde olmadığını gördüm. Yazdığım konularla ilgili itirazı veya eklemek istediği bir şey olan arkadaşar web sayfamın yorum kısmına yazabilirler, facebook’ta yapılan yorumların bu sayfalara bir faydası yok.

betce-gunlugu-22

Cumalı köyünden Yaka’da Kumyer yoluna girdim, tam kahveye yaklaşmıştım ki ineklerle çift süren birsini görünce hemen durup yanıa gittim. Kendisinden fotoğraf çekmek için izin isteyerek fotoğraflar çektim. 3-4 yıl kadar önce böyle bir görüntüye Yazı köyünde rastlamıştım, artık bu şekilde tarlasını süren pek kalmadı ama Betçe’de yine  bu görüntülere rastlama imkanımız oluyor.

betce-gunlugu-23

Erdaş Gümüş,  bu şekilde ağaç köklerine zarar verilmiyor dedi, dikkatlice izlediğimizde aslında çok şey anlatan görüntüler, bu öyküyü edebiyatçılar daha iyi dile getirir. Geleneklerine bağlı insanlar, zor bir iş ama severek yaptıklarını hissedebiliyorsunuz.

betce-gunlugu-24

Çok eskilerde dağ, taş ekilip biçilirmiş, tabii bu şekilde toğrağı sürerek. Datça’da sayıları kırk kadar olan su ve yel değirmeni boşuna yapılmamış. Şimdilerde birçok boş alan oluyor, tahıl eken pek kişi yok. Gençler zaten tarıma ilgi duymuyorlar gibi,  zor bir iş, hava şartlarına da bağlı, bozulan denge zararlıları artırdı,ürün almak kolay değil. Erdaş arkadaşın toğrağı sürmesinde emekle, alın teriyle birşeyler elde etmenin tadı var aslında, dedelerinin yöntemiyle yaptığı bu iş ona geçmişle bir bağ kurmasını da sağlıyor. Geleneklerimizi, yaşanan zorlukları, emeğin, toprağın değerini unuttuğumuz şu zamanda.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7

2 yorum

  1. Sayın Hocam,çok teşekkür ederim.
    Betçe; George Bean antik yazarların eserlerini yorumlayarak; halen yeri saptanamamış TRİOPİUM antik kenti ve APOLLO Mabedinin bulunduğu, 6 Dor şehrinin birlikte heryıl kutladığı Dor festivaline ev sahipliği yaptığı yer olabilir diyor.
    Ayrıca Palamut Bükünün çok gelişmiş bir liman olması gerektiğinden bahsediyor.
    Bu bölgede yapılacak etraflı bir yüzey araştırması bile arkeoloji tarihine bomba gibi düşebilir.
    Bu konudaki gözlem ve düşüncelerinizi çok öğrenmek isterim.
    Ben Bodrum’da yaşıyorum,Yakında Knidos’u ziyaret edeceğiz.
    Çalışmalarınız için çok sağolun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir