Yazıköy’den Cumalı’ya geçtik, zaman zaman bu çeşmeden biraz su doldurur giderim, kaynak suyu ama çeşmeye bu suyu içmek ve kullanmak sakıncalıdır diye yazı asılmış. Alınan numunelerin analizi sonucu yazmışlar, ne zamandır buradan su alırım yazı dikkatimi çekmemişti, oysa epeydir orada varmış, köylüler umursamıyor, suyu hem içiyor hem de kullanıyorlar. Aynı yazı Çeşmeköy ve Yazı köylerindeki çeşmelere de asılmış, Çeşmeköy’den geçerken özellikle baktım, çeşmenin arka tarafında duruyordu. Bu çeşmeler çok uzun yıllardır kullanılan çeşmeler, ne gibi sakıncaları var, yaşamsal tehlikesi varsa bu yazı yeterli mi? Bir gariplikler ülkesi her şeyde olduğu gibi, suyu doldurduk, herkes gibi çay yaparken kullanıyoruz. Biz su doldururken bir teyze kaplarını kumla ovalayıp yıkıyordu, eski zamanlarda olduğu gibi. Zeytin toplamıştım da yağı gitsin diye yıkıyorum dedi.
Cumalı’da çiçek açmış badem.
Çeşmenin yanında eski yapılar.
Yine Cumalı’da çiçek açmış badem, yola doğru sarkmış hoş bir görüntüsü vardı.
Ve arkadaşımın ikamet ettiği Kızlan yolunda tarlayı sarmış Ekşi kulak denen otların çiçekleri güzel bir görüntü sunuyordu. Soğuk renklerin içinde sıcak renkler havanın soğukluğunu alıveriyor. Bu ekşi kulaklar tüm tarımla uğraşanlar için büyük sorun, evimizin bahçesinde de çoklar çiçekleri güzel ama kendileri çabuk yayılıp bahçeyi kaplıyorlar, temizlemesi çok zor. Köklerinde küçük soğanlar var, birkaç tanesi hemen toprağa karşıveriyor. Son yıllarda ot ilaçları kullanan çoğaldı, bu ilaçlar da sağlık açısından oldukça tehlikeli. Bunlar hep doğadaki dengenin bozulmasıyla ilgi şeyler bence, eskiden böyle birşey yoktu, bir de bunların yayılmasını keçi gübreleri çoğaltıyor, bizim bahçedeki birçok yayılmacı tür öyle geldi.
Yağmurlarla birlikte her yer yeşillere büründü şimdi rengarenk çiçekler açmaya başlayacak ama karakış dedikleri kapıya geldi dayandı, üç gün sürecekmiş, fırtınayla gelen yağmur var, hava soğuk.