Daire biçiminde koylar arka arkaya sıralanıyor. Daha önceki yıllarda bitki örtüsü nedeniyle bu kısmın en uçlarına gidememiştim, bu kez gitmek nasip oldu.
Kuzey rüzgarları ağaçları yatırmış, bu gezimizde çiçek açmış pirenler hep yolumuzun üstündeydiler. Tabii pirenler deyince bal arıları akla geliyor, çiçeklerin üzerinde uçuşuyorlardı.
Gökova körfezi karşımızda, karşılarda termik santralin dumanı görülüyor, bu güzel doğanın kalbine saplanmış bir bıçak gibi. Bir gün önce hava yağmurlu idi, yağmurun ardından temiz bir hava var, görüş mesafesi oldukça iyi.
Buradan geriye döndük, fazla ilginç bir manzara yoktu. Bugün sabah arkadaşımı alırken hava serindi, kuzeyden serin bir rüzgar esmekteydi, bir ara bu kıyılara gelip gelmemek arasında bir tereddüt yaşadığım oldu ama umduğum gibi olmadı, hava çok güzel. Serin, sağlıklı bir yürüyüş havası.
Etrafı çam ormanlarıyla kaplı koylar, ağaçların yeşili suya yansımış, yemyeşil her taraf.
Kayanın dibinde merhaba diyen bir piren. Dönüş yolunda ormandan geçerken ışık çok güzeldi,yerleri halı gibi kaplamış günlük ağacı yapraklarının üzerinden geçtik.
kovalıca yangın kulesinden sonra soğuksu yönüne giderken sağda aşağıda denize doğrı uzaktan kuru dere yatağına benzer ge genişçe bir düzlük görülür,oraya küçük çakaldan araba ile gidilebilir mi,araba niva….
Eksera deresinden bahsediyorsunuz sanırım, yürüyerek gidilebilinir.