ocak çiçekleri

Badem Çiçekleri

badem-cicekleri-9

Ocak ayının ortalarından çiçek açmaya başlarlar, mart ayında da onları görürüz. Bir yerde kaybolup, çağlalara dönerken bir başka yerde yeni açmış olurlar. Yarımada  üzerinde birden açıp kaybolmazlar. Bu, yarımada üzerindeki iklim farklılıkları ve çağla cinsleri nedeniyle böyledir, bazı yerde daha serin, nemli bir hava varken bazı yerlerde kuru, sıcak bir hava görünür, erkenci çağla cinsleri diğerlerinden erken çiçek açarlar. Her yönden bu denli zengin bir yarımada ülkemizde varmıdır bilmiyorum, kuzey kıyılarında güney kıyılarından farklı iklimsel özellikler görüyorum,  bazı yerlerde tropikal bir iklim var, buralarda geçit vermeyen sık bitki toplulukları var, 5-6 km gidince bir başka denize çıkıyorsun… Issız derin vadilerde yine farklı bir iklim karşımıza çıkıyor, Datça hurmalarının vatanı bu vadilerdir.

badem-cicekleri-10

Geçenlerdeki bir günlüğümde japonya’daki kiraz çiçekleri festivalinden söz etmiştim ve yarımadayı beyaz, pembe gelinliklere saran badem çiçekleri için neden bir festival yapmıyoruz, bu aylarda bu yarımada üzerinde binlerce yıl önce baharın gelişi, toprağın uyanışı kutlanırdı. Mitolojiye göre; Bereket tanrıçası Demeter’in kızı Persephone arkadaşları ile gezerken birden toprak yarılır ve yeraltı tanrısı Hades dışarı çıkarak Persephone’yi kaçırır ve ona nar yedirir. Ve yine ölüler ülkesinde birşey yiyen bir daha oradan çıkamaz. Demeter bunu duyunca kızına çok üzülür, hayata küser, ve yeryüzünde kıtlık başlar. Baş Tanrı Zeus araya girerek Persephone’nin yılın çiçek açma ve meyva zamanında annesi Demeter’in yanında , kışın da kocası Hades’in yanında kalmasına karar vererek olayı tatlıya bağlar. Böylece toprak yeniden canlanır. Persephone’nin her dışarıya çıkışında Demeter yeryüzüne baharı getirir. O zamanın inancı kışı ve baharı kendince ne güzel anlatmış.

badem-cicekleri-11

Festival demişken Datçalı arkadaşlarımızın paylaştığı fotoğraflarda Knidos Festivali diye söz ettiklerini görüyorum, bu şekilde antik kenti olan her yerde bir festival vardır. Ben Denizli’de büyüdüm, orada Hierapolis antik kentinin bulunduğu Pamukkale’de  her yıl festival yapılırdı, bütün Denizli oraya giderdi, şimdilerde orada da yoktur sanırım. Knidos’un bu topraklarda yeşermiş büyük bir uygarlık olduğunu her yerde her zaman vurgulamak lazım. Sadece Tekir burnunda değil Datça’nın her tarafında yerleşimlerin olduğu bir uygarlık. Zaman zaman İngiltere British Museum’daki aslanı, Demeter heykelini istiyoruz diye demeçler versek de Knidos bize çok yakın ama bir o kadar da uzak. Oradan çıkan eserleri bu topraklarda sergileyemedikten sonra Knidos ruhu olmayan bir vücut gibi yanıbaşımızda bize üzgün gözlerle bakmakta. Heykeltraş Elbruz arkadaşımın yaptığı Knidos ile ilgili heykellerde hep bir özlem ve beklenen biri var.

badem-cicekleri-12

Kuzey havasının getirdiği berrak havada daha bir güzeller, ” Datça Badem Çiçekleri “. Datça deyince akla ilk gelen şeylerden birisidir badem, sonra bal gelir. Balık o çok eskiden olabilir, şimdilerde herkesin yiyebileceği bir şey değil bu sularda yakalanan balıklar. Mercan, fangri, lahos, sinağrit, trança vs., teknem varken tadabiliyorduk ama şimdi fiatları bize göre değil hem de eskisi gibi yok. Tabii gelen misafirler lokantalarda bu balıklardan yedikten sonra bal, badem, balık demeye başlıyorlar. Datça Detay sayfamda yaptığım anket hala devam ediyor, Datça’yı sizce hangisi temsil eder diye sormuştum, şıklardan Badem açık ara gidiyor. Film festivaline “Altın Badem Sinema Festivali” diyerek badem olayı da tatlıya bağlanmış oldu.

badem-cicekleri-13

Datça yarımadasında doğanın uyanması olan bu çiçekleri görmek için Datça’ya gelen çok kişi biliyorum, hatta yayınladığım fotoğraflardaki çiçekleri nerede görebiliriz diye bana mail atanlar da var. Bir çok eşi bulunmayan özellik gibi bu doğa olayı da Allah’ın Datça’ya bir hediyesi. İlk gerçek anlamda demokrasinin uygulandığı bu topraklar uzun yıllar Barış adası olarak kalmış, hala burada yaşıyan insanlar nereden gelirlerse gelsinler bu toprakların büyüsüne kapılarak daha hoşgörülü, sevecen oluyorlar. Ama bundan rahatsız olanlar yok mu, var tabii ki, çok az da olsa yaşadığımız talihsiz olaylar buna örnek. Sevgi, dostluk, barış her zaman yaşamda en kalıcı şeylerdir ama acıdan, kötülüklerden beslenenler de hep vardır.

badem-cicekleri-14

Datça Badem Çiçekleri Festivali, kış uykusuna yatmış turizmin de canlandığı zamanlar olabilir.

badem-cicekleri-15

Badem çiçeği deyip geçmeyin, onlar da farklı farklı, Datça’da bir çok çeşit tür var, çiçeklerin biçimi veya açış zamanları bu türlerle de ilgili olabiliyor.

badem-cicekleri-16

Antik coğrafyacı Strabon” Tanrı sevdiği kullarını Datça yarımadasına bırakır”sözünü boşuna mı söylemiş, gezmediği yer kalmamış bir gezgin, taa o zamanlardan bu yarımadanın farklılığını görmüş. Ben de bu söz aklıma her geldiğinde kendimi Tanrı’nın sevdiği bir kul olarak görmüşümdür, beni bu topraklara getirdiği için de hep şükretmişimdir.

Sayfalar: 1 2 3

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir