Bu güzel çiçeklerin bolca olduğu bir yerde kısa bir mola verip bir müddet izledik. Mola derken fotoğraf çekimlerinin dışında durmuyoruz çoğu kez, yürüyüş boyunca da bir şey yiyip, içmedik. Kışın canımız su istemiyor, bu kez yanımıza su da almadık, şahsen susasaydık bir kaç küçük kaynağın yanından geçtik, içerdik.
Bir tepeden diğerine yürüyoruz, bizim için kolay tepeler, manzaralar her tepede biraz daha değişik. Aşağıda yeşil, mavi denizler pırıl pırıl.
Artık Aktur manzarası tam bir çerçeve olarak karşımızdaydı, yürüyüşlerde böyle manzaraları görerek yürümek ayrı bir güzel oluyor. Ortada Adatepe çok net olarak karşımızdaydı. Önümüzde duran en yüksek tepeye doğru çıkarken manzaranın oradan nasıl göründüğünü merak ediyordum. Bahar havası gibi rüzgarsız güzel bir hava vardı. Soğuk, yağmurlu havaların ardından bir gün de olsa böyle bir hava şaşırtıcı, ertesi gün hava tekrar yağmura dönüverdi.
Manzara ufak değişikliklerin dışında hep aynıydı, sarı çiçeklere yer yer rastladık. Zirvede batı tarafındaki orman yolu göründü, daha önce o yoldan yürümüştük, arı kovanları çok oluyor.
Yaklaştıkça yapılar görünmeye başladı.
Bulutlar yürüyüşümüz boyunca değişip durdu, tablomuza ayrı bir güzellik katarak. Yürüdüğümüz o gün arkadaşlarım kar fotoğrafları paylaşıp durdu, karın heyacanını yaşıyorlardı. Ben de sarı çiğdemlerin ve bu manzaraların fotoğrafını paylaşmıştım. O gün haberleri izlerken bir Akdeniz ikliminde yaşamanın ne demek olduğunu daha iyi anladım. Tabii karlı bölgelerde uzun yıllar çalıştım, ne demek olduğunu iyi bilirim, ilk zaman çok güzel olur, karda yürümek, oyunlar oynamak, pencereden yağışını izlemek ama geçen günlerde eziyetler başlar, çamurlar, buzlanmalar. Birkaç kez de iyi düşmüşlüğüm vardır. Haberlerde izliyoruz arkadaşlarıma kolaylıklar diliyorum.