8 Mart Datça Günlüğü

8-mart-23

Celal Ölmez’i ne zamandır görmedim, benim karşı komşumdu onunla doğada çok gezdik. Doğada her şartta yaşamını sürdürebilecek bilgi ve yeteneklere sahip bir kişi. Patronunun teknesini limandan almak için gelmiş, kendisini Abbas’ın Celal diye tanırlar, o da bu sayfalarda yerini almış oldu.

8-mart-25

Dönüşte Karaköy’den geçerken hayvanlarına ot götüren Mehmet Ermiş’i görünce durdum ve onunla bahçeye girdik.

8-mart-26

Geçmiş yıllarda bu bahçeye gelerek fotoğraflar çekmiştim, sayfama da Şefik Hocamın Bahçesi başlığını koymuştum. Şefik Yılmaz arkadaşımı  rahmetle anıyorum, onu kaybedeli epey oldu. Geçen geldiğimde sevimli oğlaklar sağa sola koşturuyordu, Mehmet Ermiş’in keçisi yakında doğum yapacak.

8-mart-27

Bir kaç ağaçta çağlalar vardı, ilk gördüğümüz ağaç Osman Kaya bademi imiş. Sındı gezimde bahsetmiştim, çağla cinslerinin ismi kimin bahçesinde ilk görüldüyse onun adından geliyor. Bu badem Karaköylü Osman Kaya’dan adını almış, bundan güzel adını yaşatmak olabilir mi?

8-mart-29

Buradan şu anda Bursa’da olduğu için bu çağlaları göremeyen bahçenin sahibi Gülten Yılmaz arkadaşıma selam ediyorum. Gülten hanım bir kaç tanesini koparıp yedim. Mehmet Ermiş’in bilgi verdiği ikinci ağaç Yazılı dedikleri bir cinsmiş.

8-mart-30

Fiatları en yüksek badem cinsi olan Nurlu da bahçede var, üzerlerinde fazla badem yoktu, daha genç fidanlar.

8-mart-31

Datça’da en çok görünen badem cinsi Akbadem de ağaçların arasında yerini almış.

8-mart-32

Ağaçlardan bir tanesinin aşısı Betçe’den gelmiş ama Mehmet Ermiş ne bademi olduğunu hatırlamıyor. Bu bilgilerden ve kısa bir bahçe gezisinden sonra eve döndüm, yağmurlu, kapalı havalarda çalışmak güzel oluyor. Bu arada 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun diyerek, kadınlarımıza sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyorum. Saçını çocukları için süpürge yapmış bir annenin oğlu olarak kadınlarımız eşlerinden eziyet görmeseler de bir çoğunun çok zor şartlarda nasıl yaşam mücadelesi verdiklerini biliyorum.

Ve kadınlar
bizim kadınlarımız
korkunç mübarek elleri,ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
diye devam eden Nazım Hikmet şiiri, yıllar önce yazılmış ama şöyle bir baktığımızda o günden bu yana ne kadar yol almışız. Çok zor şartlar altında mücadele eden ama yine de ikinci sınıf bir vatandaş gibi muamele gören, dövülen, öldürülen kadınlar. Ve hiç bir eziyet, sıkıntı çekmedikleri halde bu kadınların hakkını arayan kadınlar..

Sayfalar: 1 2 3 4

0 yorum

  1. size özellikle çok teşekkür edrim. sevgili şefik hocamın adını duymak hem çok sevindim hemde hüzünlendim milas gürçamlar köyünde 5 yıl şefik gülten yılmaz hocam okumuştum tekrar teşekkür edreim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir