Dikkat ederseniz kiremitlerin döşeniş şekli ile uçtaki kubbe yan yatmış gibi görünüyor.
Artık badem ağaçları yeşillendi, üzerlerinde çağlalar görünüyor.
Salkım şeklinde çok güzel görünüyorlar, bu pazar çağla bollanır, çalışanlar da tarlalarına toplamaya giderler.
Hızırşah camiinin girişindeki çeşmede kaynak suyu yağmurların da etkisiyle kuvvetli akıyor.
Arkadaşlar son hızla çalışıyorlar, caminin onarılması, yağmurlara karşı korunaklı hale getirilmesi güzel bir şey ama bunu yaparken tarihi özellikleri de dikkate alsalar iyi olmaz mı. Harcanan paralarda sonuçta hepimizin payı var ve bu yapı Datça gibi bir yer için çok önemli. Çünkü burada bu kadar eskilere giden anıtsal yapılar pek yok.
Caminin girişindeki Pinar ağacının arkasından da bir fotoğraf çekiyorum, pinar denen çalının ağaç olmuş hali, bir tür meşe cinsi. Bu da tarihi bir ağaç, umarım bir gün onu da gölge yapıyor diye kesmezler, bizim ülkemizde her şey normaldir. Tarihi değerlerin pek fazla önemi olmayan bir yerde ağacın değeri nedir ki! Bu ağacın Hızırşah yerel kültüründeki yeri de büyük, bir çok arkadaşımdan bu ağaçla ilgili öyküler duymuştum.
Caminin biraz ilerisindeki tarlada gördüğüm bu çiçeğin fotoğrafını bir kaç sene önce Karaköy’de çekmiştim. Bunun olduğu yerde bakla, araka olmaz dediler, adına zıppır diyorlar.
size özellikle çok teşekkür edrim. sevgili şefik hocamın adını duymak hem çok sevindim hemde hüzünlendim milas gürçamlar köyünde 5 yıl şefik gülten yılmaz hocam okumuştum tekrar teşekkür edreim…