Koy sanki pergelle çizilmiş gibi yuvarlak, tümünü görmek için kayalara tırmandım ama olmuyor, en uçtaki yüksek kayalara tırmanmak lazım.
Bir çok turistik yer gibi buralarda da yapılar çoğalıyor, yapıların çoğu prefabrik, ahşap. Doğal olarak herkes turizmden bir pay almak istiyor ama biraz düzensizlik var, bindikleri dalı kesiyorlar gibi geldi.
Yürüdükçe yeni çiçeklerle karşılaşmam devam ediyor, küçük bir alanda bu kadar çeşitlilik, verdiği bir mesaj olmalı.
Tepenin değişik yerlerinden koyun fotoğraflarını çekmeye devam ediyorum, çok güzel bir mavi karşımda.
Bunlar çiğdem türü bir çiçek sanırım.
Adatepe Ovabükü ve Hayıtbükü koylarını birbirinden ayıran bir kara parçası, yukarılardan baktığınızda denize uzanan bir kaplumbağa gibi görünür, başka şeylere benzetenler de vardır tabii. Fotoğrafta Adatepe’nin Ovabükü’ne doğru uzanan kısmı görünüyor. En uç kısmında antik bir kale var.
Dönüş yolunda yeni çiçeklerin fotoğrafını çekiyorum.