yangın yeri

İlkokul öğrencileri yanan orman alanında, doğa ve orman yangınları konuşuldu.

çocuklar yangın yerini gördüle

Çiğdem Canbey çocuklara orman alanına gittiğinizde hangi sesleri duyarsınız diye sordu. Kuş sesi, deniz sesi, rüzgar sesi gibi cevaplar verdiler. Çiğdem hanım, şimdi belirttiğiniz seslerin birçoğu yok, burası yanmamış olsaydı bahsettiğiniz sesleri duymuş olacaktınız dedi. Yine bir ormana girdiğinizde nasıl kokular duyarsınız sorusuna çocuklar duyabilecekleri kokuları saydılar. Çiğdem hanım cevaplar üzerine onların yavaş yavaş burunlarından derin bir nefes almasını istedi ve ne kokuyor is kokusu, üzücü değil mi ? diye sordu.

Solda işaretlenmiş ağaçlar, kesilerek yanan yerler temizlenip, sürülecek ve ekim yapılacak. Bu bigi yangın sonrası buralara ne olacak kaygısı duyanları da rahatlatır sanırım. O sıralarda hemen gidelim, ağaç dikelim, gibi söylemler çokça duydum. Arkadaşlar Datça’da bu gibi yanan yerlere orman idaresi ve gönüllü arkadaşlarla birlikte birkaç kez ağaç diken birisiyim. Hemen ağaç dikelim olmuyor. Umarım kısa zaman içinde hazır duruma gelir bir fidan da biz dikeriz. Tabii sadece dikmekle de olan bir şey değil yaşatmak önemli, zaman zaman ağaç diktiğimiz yerlere gidip baktığımız oldu.

Yangın yerinden biraz ileride Katıyalı piknik alanı, çocuklarımız öğrendikleri bilgiler konusunda duyarlı olacaklardır ama büyüklere bu duyarlılığı vermek kolay değil. Ateşin nasıl bir canavara döndüğünü görmeyen bunu anlayamaz, burası gibi rüzgarlı yerlerde öyle hızlı bir şekilde yayılıyor ki, birkaç kez şahit oldum ve insanın o andaki çaresizliğini de gördüm. Doğa yürüyüşlerinde bazen bunu hafife alanlara rastladığım oldu. Yine yazın en sıcak gününde arabasından izmaritini atanlara da rastladım. Arabanın penceresinden çöplerini atanlara değinmiyorum, sıradan bir olay. Belki çocuklarımız büyüklerini tatlı dilleriyle uyarırlar da, onların başaramayacağı şey yok gördüğüm kadarıyla.

yangın yeri

O günkü rüzgarda yangının bu hasarla atlatılması mucize gibi, orman görevlilerinin canlarını tehlikeye atarak çalışmaları sayesinde. Bu kıyılar kurtuldu. Yolumuz üzerinde uçan bir avcı kuş, makinamız bu kadarını çekebiliyor ama görüntüden doğan olduğunu sanıyorum. Bu doğada yaşayan pek çok canlıdan biri. Bu arada ormanlarımız derken Yarımada florasında kaybettiğimiz birçok şey de var. Kasım ayının ortaları dağ çilekleri olmuş mu diye gittik, çilek tarlamızın yarısı yok olmuştu. Buralar boylu boyunca piren ve çilekle kaplı yerlerdi. Rüzgar türbinleri için pek çok yeni yol bu doğanın içinden geçiyor. Kaygım uçan kuşlar için de bazı yerlerde sık bir görünüm almışlar.

Çileklerden olanlar vardı ama biraz daha zaman istiyor. Maalesef öyle ya da böyle doğa elimizden çekilip alınıyor. Bizlerin duyarlı olması yetmiyor.

Sayfalar: 1 2

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir