İlki geçen yıl gerçekleştirilen ” Datça Ruhu ” sergisi bu yıl liman sergi salonunda ” Nereye ” başlıklı sergisi ile sanatseverlerle buluştu. Sergiye ilgi büyüktü çok sayıda sanatçı ve izleyici sergide buluştu. Bu gibi sergilerin en güzel taraflarından biri de bu; görmediğimiz birçok arkadaşımızı, sanatçıyı bu etkinliklerde görebiliyoruz. Saat 18.00 de açılışı yapılan sergide rastladığım sanatçı arkadaşlarla röportajlar yaptım ” Nereye ” sorusunu onlara sordum. Doğal olarak ortam gürültülüydü videoları izleyince yayınlamak için uygun olmadıklarını düşündüm, sergi ile ilgili o anları gösteren videoyu izleyebilirsiniz.
Datça Kent Konseyi Kültür Sanat Bilim Grubu’nun düzenlediği “Nereye?” temalı Datça Ruhu sergisi 1 ekim – 13 ekim tarihleri arasında 16.00 – 22.00 saatleri arasında gezilebilecek. Sergi, resim, özgün baskı, illüstrasyon, seramik, mozaik, fotoğraf ve kavramsal sanat çalışmalarından oluşuyor.
Ayşe Gülay Hakyemez’in küratörlüğünde hazırlanan sergiye Datça’da yaşayan 23 sanatçı katılıyor: Volkan Akmeşe, İdil Berf, Sema Boyancı, Zeynep Bozoğlu, Ayça Bumin, Serap Çota, Gülsen Erdoğan, Özerk Ergenç, Engin Erkaya, Nahide Erol, Tamer Ertuna, Yasemin Özen Gök, Özbilen Gökgöl, Evrim Bozyel Görgülü, Özgül Kahraman, Melek Şule Kantürk, Nezaket Koç, Gaye Özen, Fahrettin Şankaynağı, Zeynep Şankaynağı, Mehmet Ünsalan, Gözde Yaldızcıyan, Özlem Zeynep Yılmaz.
Datça Ruhu 2019’u izlerken “Nereye?” sorusunun cevabına yolculuk edeceksiniz. Her sanatçı, farklı disiplin, farklı bakış açısı, düzenleme, doku, form ve renkleriyle sizi doğanın, günlük yaşamın ve iç dünyanızın değişik patikalarında gezdirecek…
Sanatçıların “Nereye?” sorusuna verdikleri yanıtlardan bazıları şöyle:
Ressam Özbilen Gökgöl: “Başladığımız Yere…” olarak yanıtlıyor Nereye? sorusunu… Eserinde balık figürleriyle resmettiği sonsuz döngü, evren, kozmos ve sonsuzluğu işaret ediyor. Şaman, Maya, Sümer, Mısır sembollerinde de gördüğümüz bitmeyen döngüde olduğu gibi..
Mimar ve ressam Zeynep Şankaynağı: “Bencillik, iyi ve kötü arasındaki düşünsel savaşta kötünün galip gelmesinin ürünü. Zihin içinde adili yok eden korkunç bir fırtına, boğucu, zifiri bir balçık. Doğrunun yerine bencilce olanın tercih edildiği her an empatinin engin ışığı vahşi bir karanlığa yenik düşüyor. ” derken,
Yasemin Gök: “Sana önceden verilmiş, aşkla bakınca okunabilen bilgi senin ta kendindir. Kendimizi keşfe çıkma, özümüze dönme vakti geldi!” diyor.
Ressam Gülsen Erdoğan: “Kadınlar nereye gidiyor? Nereye götürülmek isteniyor? Güçlü kadın figürlerinin baskılanmasıyla nereye gidilmek isteniyor?”sorusunu soruyor.
Gravürleriyle tanınan ressam Sema Boyancı: “Sanatta nereye? ” başlığında düşünülürse, Bana göre çağdaş sanat; tam da ruhuna uygun yürüyor.. Çünkü sanat sınırı olmayan bir alandır. Tarih boyunca da akademik anlayışa karşı çıkan bir yol izlemiştir her zaman, olması gerektiği gibi… Kavramsal sanatla da, iyice sınırlar kaldırılınca da gerçek kulvarına oturdu bence… Açık söyleyeyim beni tek heyecanlandıran alandır kavramsal eserler. Yine söyleyebilirim, izleyip göreceğiz sanatın yolculuğunu da…”
Ressam Zeynep Bozoğlu: “Çevremizin üzerimizde bıraktığı etkiler ve etkilerin içselleştirilmesinin önemi bağlamında, ‘nereye?’ sorusunu, aldığımız her nefesle kendimize daha iyi olanı katarak dönüştüğümüz bu değişimin araştırması olarak ele alıyorum.”
Mono baskı resimleri ve şiirleriyle tanıdığımız İdil Berf: “Doğanın kirletilmesi, ormanların yakılması, insanoğlunun acımasızlığı sonucu tabiata sığınışım resmime yansıyor… İnsan eli değmemiş, yabanıl doğayı, temiz suları resmime aktarıyorum.” diyor.
Tamer Ertuna: “Dünya doğal olmayan bir sisin içerisinde hızla yol alıyor. Bu sis öyle zehirlerle dolu ki öldüremeyeceği hiçbir canlı yok. İşin en kötü yanı bu sisin insanlar tarafından oluşturulması ve sınır tanımaması. Datça’mızın doğal güzellikleri de son yıllarda aldığı aşırı göç ile büyük zararlar görmektedir. Yapılaşma ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Alt yapı bu duruma uygun değildir. Sakin kasabamızın güzellikleri hızla yok olmaktadır. Bir sanatçı olarak bu kötüye gidişi sorgulamaktayım. Farkındayım ki daha güçlü bir ortak mücadele ile etkili olabiliriz.”
Mimar fotoğraf sanatçısı Engin Erkaya: “Yaşadığımız yer neresi olursa olsun, herşeyden önce kendi benliğimizle buluşabilmek için kalbimize doğru, varoluşumuza, özümüze…”
Sergiye kavramsal sanat çalışmasıyla katılan Özgül Kahraman: “…Doğanın bir parçası olan insanoğlu, bilişsel zekâsını kullanarak, kendine yapay bir evren yaratmaktadır. Bu yapay evrende, çağdaş beden, sistemin güdülemesiyle tüketim odaklı bir yaşam şekline sürüklenmektedir. Sahip olma arzusuyla önce kendini tüketmekte ardından sahip olduğu diğer değerleri… Bir tür varoluşu, yok oluşa sürükleme hâli sözkonusudur.”
Evrim Bozyel Görgülü: “Değişimlerin yaşanması, zaman geçtikçe kaçınılmaz olmaya başladı, fakat bunlar bizi her zaman ileriye götürmeyebiliyor. Son zamanlarda yaşadıklarımız da kendi icadımız olan değerlerimizden bizi uzaklaştıran, ilişkilerimizin içini boşaltan ve bizi geriye götüren cinsten. Artık her şey daha yüzeysel ve basit hale geldi. Devir değişti, teknoloji gelişti bu sebeple insanlar da değişti. Teknolojinin yanlış kullanımı, insanların geleceği açısından büyük sorun haline gelmeye, artık araçlar amaçların önüne geçmeye başladı. ”
Mozaik-seramik sanatçısı Gözde Yaldızcıyan: “Biz nereye gidersek gidelim ne kadar hakimiyet kurmaya çalışırsak çalışalım , insandan büyük güçler de var. İnsan kendini bütünden ayrı ve üstün bir parça olarak görüp her şeye hükmetmek istese de sürekli bir döngü içinde çırpınıp durmakta… Herbirimizin diğerine değdiği bir bütün çemberiz, koca bir dünyayız, uzayda ise kum tanesi kadarız… Bu yüzden sonsuz döngünün içinde kendimiz olmaya, mutlu olmaya çalışmalı ve bazen her şeyi oluruna bırakabilmeliyiz. Çevremizdeki her şey bu sonsuz ‘samsara’ döngüsünde uyum ve barış icinde hareket eder. Doğadan kopmadan izlemeyi bilsek, bu doğum, büyüme ve yokoluş halinin her şeyde varolduğunu gözlemleriz. Sergi çalışmam “Ay Hali” bu kendinden doğuran dişil varoluş düzeninden aldı ilhamını ve “Nereye?” sorusunu “Aslında hep başladığımız yere”diye yanıtladı…
Fotoğraf sanatçısı Özlem Zeynep Yılmaz: “Nereye? Bir soru! Sanki cevabı verildiğinde konu kapanabilir artık… Ben ‘nereye’ deyince yeni bir başlangıç, yeni bir fikir, yeni bir şeyler için enerji hissederim. ‘Nereye’ cevabı verilecek bir soru değil, bir yolculuktur aslında…” dedi.
Fotoğraflarıyla sergiye katılan Fahrettin Şankaynağı nereye sorusunu belgesel diyebileceğim bir fotoğraf serisiyle cevaplamış. Fotoğrafını çektiği insanlar yıllar içinde yaşama veda etmiş. Her gittiğinde o evde bir kişi eksikmiş. Sonuçta hepsi göçüp gittiklerinde geride harap bir yapı kalmış.