Datça Altın Badem Üçüncü Gün

7. Datça Sinema ve Kültür Festivalinin üçüncü gününde buruk bir gece yaşandı, arka arkaya gelen şehit haberleri hepimizi derinden yaraladı. Geceye kaybettiğimiz 25 gencimiz ve diğer şehitlerimiz adına saygı duruşuyla başlandı arkasından hepbir ağızdan istiklal marşımızı söyledik. Şehitlerimize Allahtan rahmet acılı ailelerine sabır diliyorum. Dileğimiz bundan sonra gençlerimiz ölmesin, analar babalar bu acıları yaşamasın, gözyaşları dinsin ama maalesef kısa bir zaman sonra her şey unutuluyor, yine acılarla, korkularla güne başlıyoruz.

Datça Altın Badem üçüncü gün açılış

Kulis Röportajları
Açelya Elmas’ın Kuliste sanatçılarla yaptığı röportajları izledik. Datça’ya ilk kez geldiğini söyleyen Selçuk Yöntem ” geldiğim andan itibaren kendimi çok mutlu ve huzurlu hissettim “dedi. Yine Datça’ya ilk kez gelen Çolpan İlhan Datça’dan çok etkilendiğini, Datça denilince aklına birbirinden güzel koyların, sahillerin geldiğini belirtti. Datça’yı kendi içinde mutlu gördüğünü, gelecek yıllarda gezmek, tatil yapmak için geleceğini söyledi.

Ertuğrul Karslıoğlu ” Datça festivalini bir kent festivali olarak düşünüyorum. Kent festivalleri içinde belgesele bu kadar önem veren festival ülkemizde yok. Festival sayesinde Datça halkı ile sinemamızın ustaları kucaklaşıyor, gelecekte önemli işler yapacak olan belgesel yapımcılarını tanıyoruz. Gönlüm bu festivalin belgesel alanında uluslararası alana taşınması.” dedi. Serap Aksoy, Datça’yı çok beğendiğini , bunca yıl gelmediği için de utandığını belirterek Datça denilince olağanüstü koylar, yeşille mavinin kucaklaştığı bir atmosfer, güler yüzlü insanlar geliyor. Datça Festivali insanların birbiri ile buluşması, sanatın, kültürün buluşması, bütün şehirlerde festivaller olmalı.” dedi.

Altın badem üçüncü gün gündüz etkinlikleri

Daha sonra perdede gündüz etkinliklerini izledik. Bu etkinliklerde Yeşim Ceren Bozoğlu ve Meral Çetinkaya Datça halkıyla bir araya geldiler. Yeşim Ceren Bozoğlu, ” Beni en çok heyacanlandıran bir gündü ta ki sabah gazeteleri okuyana kadar. İçimiz, ciğerimiz yandı, annelerin içinin evlat acısıyla yanmadığı, birlik, beraberlik içinde yaşanılan bir ülkede yaşamak istiyoruz” diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

sanatçıların takdimi

Ardından Datçalılarla yapılan röportajları izledik. Bu röportajlarda festivale olumlu bakıldığını gördük. Konuşmacılar ekonomik ve kültürel açıdan festivalin çok yararlı olduğundan söz ettiler. Bundan sonra Belgesel film yarışmasını sunmak üzere Burcu Kara sahneye geldi. Burcu Kara ” Bu gece sizler için güzel bir gece hazırlamıştık ama duyduğumuz haberle yıkıldık, midemde bir sancıyla buraya çıktım. 25 Çocuğumuzu kaybetmenin acısını yaşıyoruz, hepsine Allah\’tan rahmet ailelerine başsağlığı diliyorum, mekanları cennet olsun” dedikten sonra geceye katılan sanatçıların isimlerini tek tek okuyarak hoşgeldiniz dedi. Geceye katılan sanatçılar Eşref Kolçak, Süleyman Turan, Umur Bugay, Güzin Özyağcılar, Ertem İncioğlu, Mustafa Alabora, Menderes Samancılar, Meral Çetinkaya, Selma Sonat, Gül Erda, Selçuk Yöntem, Yeşim Ceren Bozoğlu.

Teşekkür ödülünü Burçak evren verdi

Gecenin sonunda gösterilecek olan Kısa Film Gassal’ı yazıp, yöneten Merve İnce ve yapımcısı Melis Berkman sahneye davet edildiler ve ödüllerini sinema yazarı Burçak Evren\’in elinden aldılar.

Şener Tokcan TRT ye ödülünü verdi

Belgesel Film Yarışması Ödülleri
Daha sonra Belgesel Film Yarışması Ödül törenine geçildi, 100 e yakın belgesel arasından seçilerek yarışmaya hak kazanan 11 belgeselin tanıtım filmini bir kez daha izledik. Jüri Prof.Dr. Bülent Vardar, Prof.Dr.Dilek İmancer Takımcı, Yeşim Ceren Bozoğlu, Prodöktör Hasan Çakır ve Burçak Evren\’den oluştu. Bülent Vardar sinemaya katkı ödülünü açıklamak üzere sahneye geldi. “Filmleri izlerken büyük keyif aldık, güzel tartışmalar sonucunda sonucu belirledik.” diyerek katılanlara teşekkür edip başarılar diledi. Sinemaya Katkı Ödülünün TRT ye verildiğini bunun nedeninin belgesel sinemanın bu günlere gelmesinde TRT nin çok büyük önemi var ve TRT Belgesel sinemanın Türkiye’de bir okuludur, bu nedenle bu ödülü TRT ye veriyoruz diye açıklamasını sürdürdü.

Ödülü almak üzere İzmir TRT müdürü Muharrem Acar sahneye geldi. Muharrem Acar ” Çok heyacanlıyım, bu ödülü TRT genel müdürlüğü adına alıyorum. Datça Yarımadası bir huzur ve barış yarımadası” diyerek TRT nin ayrı bir belgesel kanal kurarak bu alana verdiği önemi belirtti. ” Keçenin Teri belgeselini bizlere kazandıran Ertuğrul Karslıoğlu\’na da teşekkür ediyorum” dedi ve ödülünü Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan’ın elinden aldı.

Altın Badem Belgesel film ödülleri verildi

Belgesel Film Dalında ödül alanların açıklanmasına 3. lük kazanan eserden başlanıldı, bunun için Dilek İmancer Takımcı sahneye gelerek zarfı açtı ve üçüncülük ödülünü iki esere paylaştırdıklarını açıkladı. Dom ve Cüneydo isimli belgeseller bu ödüle layık görüldü. İki belgesel de Halil Aygün’e ait. İkincdilik ödülü Burak Türten’in çöp isimli filmine verildi ödülü Ertuğrul Karslıoğlu verdi.

Altın badem belgesel film yarışması birincisi

Birincinin ödülünü vermek üzere Yeşim Ceren Bozoğlu sahneye geldi. Veysel Akşahin’in Hala isimli filmi bu ödüle layık görüldü. Veriliş nedeni olarak: ” Öteki kabül edilen geleneksel anlayışın dışladığı bir figürü sinematografik öğeleri başarılı bir şekilde kullanarak etkileyici bir biçimde kullanması, sevgi ve hoşgörü ikliminin oluşturulabileceğine ilişkin umut aşılaması açısından” dendi.

Birinci hala isimli filim

Altın Badem Belgesel Film Yarışması Birincisi ” Hala ”
Ardından Hala filmini izledik çocukluğundan bu yana kendini farklı hisseden bir insanın bir zaman sonra büyük kentten doğduğu köye gelmesi ve orada yaşadıkları anlatılıyor. Çocukluğunda kızlarla oyunlar oynayan bu yüzden ağabeylerinden dayak yiyen birisi Hala, kadınsı duygular onda ağır basmış. Annesi, babası tarlaya giderken o evde kalıp evin kızı gibi etrafı temizliyor, yemek yapıyor. Başında eşarbıyla ona önce abla derlerken sonra Hala deniyor ve bu lakap onun da hoşuna gitmiş. Annesi ve Babası rahatsızlanınca köye dönüyor ve bir müddet sonra onları da kaybedince iyice yalnız kalıyor. Köyün onu kabüllenmesi bayağı brir zaman alıyor. ” Çok acılar çektim, bayağı zorluklar yaşadım ” diyor. herkesin yardımına koşmuş, tarlada , bahçede hep yardım etmiş, sonra yavaş yavaş ona ısınmışlar ama o yine yalnız. Sık sık Annesi ve Babasının mezarına giderek orada onlarla dertleşiyor. Belgeseli ben de çok beğendim, süresi ve konunun işlenişi açısından da akıcı bir biçimde izleniyor.

Tumç Başaran

Ustalık Ödülü
Uçurtmayı Vurmasınlar, Piano Piano Bacaksız, Vesaire Vesaire, Abuzer Kadayıf gibi bir çok filme imza atmış olan usta yönetmen Tunç Başaran\’a ayrılan bölümde Tunç Başaran’a ait filmlerden kısa bölümler izledik. Bu bölümde Sunucu Serap Aksoy.

Tunç Başaran ödülü ile

Tunç Başaran’a ödülünü vermek üzere Selçuk Yöntem ve Mustafa Alabora sahneye geldiler. Selçuk Yöntem ” Benim İçin bu sahnede Tunç Başaranla olmak çok önemli, onunla ” Kaçıklık Diploması ” adında çok güzel bir film yapmıştık. Filmin sonlarına doğru sohbet ederken keşke lafını çok kullanınca Tunç Başaran ” Selçuk sana bir şey söyleyeceğim; Yaşamın en hüzünlü kelimesi keşkedir ” dedi ve hayatında keşkesi olmayan Tunç Başaran’a sonsuz sevgiler, sevgiyle kucaklıyorum ” diyerek konuşmasını tamamladı. Mustafa Alabora da ” Datça deyince aklıma Hipokrat gelir, Datça denince aklıma bal, balık, badem gelir, Datça deyince aklıma Can Yücel gelir, Müşfik Kenter gelir. Datça deyince aklıma İlkay Demir gelir, Necmi Demir gelir. Datça deyince aklıma Şevket Altuğ gelir, Emel Sayın, Şener Şen gelir. Artık Datça deyince aklıma Tunç Başaran gelir, Datça gelir, Tunç gelir” dedi.

Tunç Başaran ödülü aldıktan sonra ” Bütün ödüller sanatçı için değerlidir. Sanatçılar santlarını ödül almak için yapmazlar ama verilen ödül de onların çok hoşuna gider. Sevgili Datçalılar bu ödülü bana canım, ciğerim çok sevdiğim iki arkadaşım verdi ama bu ödülü bana veren sizlersiniz. Onun için bunu ölünceye kadar çok güzel bir yerde saklayacağım, çok teşekkürler” dedi ve anfi tiyatroda büyük bir alkış oldu.

Arkadaşları Tunç Başaran\'ı anlatıyor

Tunç Başaran’ın arkadaşları sahneye gelerek onunla ilgili anılarını anlattılar. Süleyman Turan ” Tunç Başaran ile çalışıyor olmak, onun yönetiminde bir şeyler yapıyor olmak bir aktör için çok büyük keyif. Bizleri motive eden, moral veren, başarılı olması için her türlü kolaylığı sağlayan bir yönetmen, onunla arkadaş olmaktan, birlikte çalışmış olmaktan çok mutluyum ” diyerek başarılar diledi. Güzin Özyağcılar ” Uçurtmayı Vurmasınlar ” filminde Tunç başaran’la çalışma imkanı bulmuş, “anılarımda o günlerin çok büyük bir yeri var ” diyor. onu tanımaktan, birlikte çalışmaktan çok mutlu olduğunu belirterek inşallah bir gün yine birlikte çalışırız dileğinde bulundu.

Yitirdiğimiz saanatçılar

Yakın zamanlarda kaybettiğimiz sanatçıları hatırladık, üç gece boyunca onların görüntüsü sık sık ekranlara yansıtıldı, Unutulmayacaklar denildi. Yaşam böyle bir şey, sessiz bir gemi hep hareket halinde, dönerken boş geliyor her seferinde. Şöyle bir etrafımıza ve ülkemizde olup bitenlere bakınca bu ne hırs, geride güzel bir anı, saygıyla anılan bir isim bırakmaktan daha kalıcı olan ne var. Bu kadar güzelliklerin içinde ” daha neyi paylaşamıyorsunuz.” demek geçiyor içimizden.

Üçüncü gece konseri

Sahneye ağırlaştırılmış bir programla Soner Olgun geldi, söylediği parçalarla Çanakkale’lere, kurtuluş savaşlarına, nice destanlara gidip geldik. Geleceğe ve güzele dair içimizde yaşayan umut gözümüz gibi korunmalı, ne olursa olsun yaşatılmalı. Onu yitirdiğimiz anda artık kaybedecek bir şeyimiz kalmamıştır. Ben bütün bu özetleri sizin için yaparken yazmayı unuttuğum şey; bu programlardan sonra film gösterileri de oluyor mesala bu gece gösterilecek film “Piano Piano Bacaksız ” olarak görünüyordu programda ama çok geç saatlere kaldığı için maalesef evimizin yolunu tutmak zorunda kaldık.

Festival Datça’ya çok yakışıyor, Daha nice Festivallere derken bizlere her türlü kolaylığı gösteren Datça Belediyesine ve çalışanlarına teşekkürler diyorum. Arka planda görünmeyen ama bu festivalin can damarı olan o kadar çok insan varki, Emniyet Müdürlüğü ekipleri de dahil bütün kurumlar uyum içinde canla başla çalıştı. Buruk ama her şeyiyle Datça’ya yakışır bir festival yaşadık. Analar ağlamasın, babaların, kardeşlerin yürekleri bir daha yanmasın dileklerimle, barışın, sevincin çiçekleri, badem çiçekleri gibi coşkuyla ülkemize yağsın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir