7. Datça Altın Badem Sinema ve Kültür Festivalinin İkinci Günü de dolu dolu geçti ama maalesef artık hiç bir şeyin tadına varamıyoruz, her gün üzücü bir haber, yaşadığımız güzellikleri yarım bırakıyor. Şehitlerimize Allah’tan rahmet acılı ailelerine, Ulusumuza başsağlığı diliyorum, ateş düştüğü yeri yakar biz ne desek boşuna.
İkinci gün perdede ilk günün özeti ile başladı, gecenin sunucusu Ali sunal’dı.
İkinci gün gündüz Eski Datça Can Yücel kahvesinde ( ben Orhan’ın kahvesi diyorum ) Ayten Uncuoğlu ile söyleşi vardı. Saat 16.00\’ da da Kumluk çay bahçesinde Uğur Dündar\’ın söyleşi ve imza günü vardı. Ben İlk günün sayfalarını yapacağım derken gündüz etkinliklerine maalesef gidemedim. Yalnız akşam anfi tiyatroya giderken kumlukta uzun bir kuyruk vardı, sonra Uğur Dündar\’ı görünce durumu anladım. Fotoğraf çekersem Hava kararmaya başladığı için flaş kullanmam gerekecekti ortamı bozmamak için fotoğraf çekmeden geçtim ama Uğur Dündar\’a duyulan sevgiye de tanık olmuş oldum.
Anfitiyatro perdesinde bu gündüz etkinlikleri kısaca gösterildi. Ayten Uncuoğlu Eski Datça izlenimlerinden bahsederken Can Yücel\’in evine gittiğini ve çok heyacanlandığını söyledi. ” Datça\’ya geldiğim, Datça halkı ile karşılaştığım ve kucaklaştığım için çok mutluyum. Ve ne olur Datça festivali devam etsin, daha iyiye daha güzel günlere festivalle girilsin” diyerek dileğini dile getirdi.
İlk gece olduğu gibi Kulisteki sanatçılarla canlı olarak yapılan röportajları perdede izledik. Röportajı biten sanatçı daha sonra Anfi tiyatrodaki yerine aşkışlar altında geldi. Süleynam Turan, Güzin Özyağcılar, Burcu Kara röportajı yapılan sanatçılardan hatırladıklarım.
Sanatçılara bir gece önce sorulan Datça deyince ilk aklınıza gelen şey sorusuna verilen cevaplarda tabii ki en çok ” badem” denildi. Bu arada Datça Detay\’da ” Datça\’nın simgesi sizce ne olmalı ” diye sorduğum ankette de Badem önde gidiyor. Datça Detay\’ın logosu da çift bademden oluşan bir kalp şeklinde. Yine sanatçıların en çok söyledikleri söz; ” Datça çok güzel burada yaşayanlar çok şanslı, denizi, güneşi, insanları, doğası, bademi, balığı diye sayıp gittiler. Dikkat edilirse tüm etkinlik boyunca Datça insanı sanatçıların dilinden düşmedi, bunu bir çok tatil yöresinde duyamazsınız. Datça\’da sıcak, samimi insan profili herkesi etkiliyor. İnsanlar bu yarımadada mutlu ve kaynaşmış durumda.
Bir ara bir kaynaşma oldu, kameraların ışıkları o yöne çevrilince Uğur Dündar’ın geldiğini, Belediye Başkanı Şener Tokcan’ın yanında yerini aldığını gördük, TRT de uzun yıllar birlikte çalışmışlar.
Geceye katılan sanatçılar tek tek anons edilerek ayağa kalkıp kısaca duygu ve düşüncelerini belirttiler. Eşref Kolçak, Sefa Önal, Süleyman Turan, tunç başaran, Umur Bugay, Güzin Özyağcılar, Ayten Uncuoğlu, Mustafa Alabora, Menderes Samancılar, Meral Çetinkaya, Selma Sonat, Gül erda, Serap Aksoy gecenin konukları.
Gecenin Emek Ödülü uzun yıllardır Türk Sinemasına hizmet eden Bizimkiler dizisinden de tanıdığımız Meral Çetinkaya’ya verildi. Ödülü vermek için Uğur Dündar saheneye davet edildi. Uğur Dündar ödülü verirken ” Sayın Çetinkaya gibi çok değerli bir sanatçıya ödül verme şansını yakalamış olmam yaşamımda alabileceğim en büyük ödüllerden biri” dedi. Meral Çetinkaya ise çok heyacanlı idi, böyle bir ödüle layık görülmesinden hem şaşkın hem de çok mutlu olduğunu dile getirerek herkese teşekkür etti.
” Gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum, cimdik atıyorum her tarafıma , masal, rüya gibi sağolun, sağolun” diyerek sözlerini sürdürdü. Ödülünü ekran önünde göremediğimiz set gerisindeki emekçilere adadı. Konuşmasının beni en çok etkiliyen cümlesi; ” İçime umut veriyorsunuz, umut duygusunu yitirmeye başlamışken bulur gibi oluyorum, umarım daha nice yıllar bu festival sürer ” sözü oldu. Evet umarız bu festival daha nice yıl sanatçılara, izlemeye gelen insanlara güzel bir ülkede olması gerekenler gibi umut versin, insanları mutlu etsin ve bu acılar olmasın.
Son yıllarda ülkemizde işi sanat olan, sade bir yaşam süren insanları basın organlarında, televizyonlarda göremiyoruz. Datça film festivali bu gerçek işi sanat olan emekçileri hatırlayarak, onurlandırarak bazı festivallerden farklı yanını da gösteriyor.
Daha sonra Meral Çetinkaya’nın arkadaşları Umur Bugay, Güzin Özyağcılar ve Burcu Kara sahneye davet edildiler. Güzin Özyağcılar ” Meral gibi sanatçılar dikkat çekmeye, ödül almaya başladılarsa iyi yoldayız” diyerek sanatçının sanatçı yapısı ve kişiliğinden söz etti. Umur Bugay ise Meral, Bizimkiler dizisindeki doktor rolündeki ” Yavuzer Çetinkaya’nın emanetidir. Meral hem iyi bir yurttaş hem de kendisine verilen her rolü kakkıyla oynamış, benzetmiş ve o olmuş bir oyuncudur. Böyle oyuncular çok az” diyerek Meral Çetinkaya’yı öperek kutladı. Burcu Kara konuşmasında ” Onun sessizliğinin derinliği beni hep etkilemiş ve heyacanlandırmıştır ” diyerek sanatçının mütevazi yapısından da bahsetti.
Gecede Uğur Dündar ve Ayten Uncuoğlu’na da festivale katkılarından dolayı teşekkür plaketi verildi. Belediye başkanı Şener Tokcan Uğur Dündar\’a ödülünü verirken Gazeteciliği en dürüst bir şekilde, kimseye ödün vermeden hakkıyla yapan Uğur Dündar’ın Datça’da olmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Uğur Dündar\’da özetle; birilerinin istediği gibi gazetecilik yapmaktansa işsiz kalmanın daha onur verici olduğunu, çocuklarına bırakabileceği en büyük şeyin dürüstlük olacağını , Gazeteci olup da tutuklu bulunan gazetecileri de burada temsil ettiğini belirtti.
Ustaya Saygı Gecesi Kapsamında Geceye Adını veren Sadri Alışık anıldı. Sadri Ilışık ile ilgili kısa film gösterildikten sonra eşi Çolpan İlhan sahneye davet edildi. Çolpan İlhan geceye şiirle başladı.
Martılar Çığlık çığlığa
her akşam bir büyük rüzgar
dağıtır şarkılarımı
içim boş, gemiler boş
nereye baksam ölüm gibi susar
yalnızlar rıhtımı
yalnızım, yalnızlık tutuyor kan gibi
bu korku yalnızlık korkusu gözlerimdeki
bir sabah yapayalnız öleceğim belki
ardından ağlayacak yalnızlar rıhtımı.
Daha sonra Sadri Alışık ile ilgili kitabın yazarları Bircan Usallı Silan ve Burçak Evren sahneye gelerek Sadri Alışık kitabını Çolpan İlhan\’a sundular.
Sadri Alışık\’la bir çok anıları olan Umur Özlüer ile Safa Önal sahneye gelerek onunla ilgili anılarını anlattılar. Umur Özlüer Sadri Alışık ile birlikte çalıştıkları ” Ayıp Ettin Şemşettin” filmindeki anısını anlattı. Safa Önal ” ben onun yaşam biçimi, insanlarla olan ilişkisi, dargınlıkları, kırgınlıkları ile onun insan yanından bahsedeceğim ” diyerek anılarıyla Sadri Alışık\’ın bizim bilmediğimiz yönlerini anlattı. sadri Alışık\’ın işine ne kadar bağlı, titiz çalışan bir sanatçı olduğundan söz etti.
Daha sonra sahneye gelen Menderes Samancılar; ” Önce şunu söyleyeyim Sadri Alışık ile hiç çalışmadım ama bir gece onunla oturup uzun uzun sohbet etme imkanı buldum. Gençliğime adım attığım günlerde onun filmleriyle süsledim hayatımı. Ne mutlu ki onun adını anıyoruz, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. ne söyleyeyim ki onu seviyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Eşref Kolçak Sadri Alışıkla ” Düşman Yolları kesti” adında büyük bir film yaptıklarını, bunun için Kastamonu\’da onunla birlikte bir aya yakın çalıştığını belirterek ” çok rahat çalıştığım değerli bir sanatçıydı onu rahmetle anıyorum” dedi.
Datça Film festivalinde Belgesel Film dalında ilk 10 a kalan filmlerin tanıtımı yapıldı.
Evet gençlerin beklediği o an geldi ve alkışlar altında Can Bonomo sahneye geldi, ben kendisini televizyonda da izlememiş birisi olarak ilk kez gördüm, tabii bizim yaşlara göre biraz sert bir müzik ama gençleri çok mutlu etti diyebilirim. Kıpır kıpır sahneyi çok iyi kullanıyor.
