Ersoy arkadaşımın evinde köpekler evin neşesi, baba Paşa yavrularını kıskanıyor. Ersoy’un kucağındaki yavrular birbirlerini ısırıyorlar, kıskançlık kavgası. Karakaş ailesi topluca objektifimde, Ersoy’un babası Necati Karakaş, eşi Salise hanım, kızı Sadiye Ergin, Ersoy’un kızı Ada, komşu kızı Elif bu güzel tabloyu oluşturuyorlar. biraz sonra evin kedisi Tekir de kucağa alınıyor, vidoosunu çektim, fotoğrafını çekmemişim.
Sadiye Ergin arkadaşımız gurbette Datça özlemini Datça Detay sayfalarını izleyerek gideriyormuş, bu sayfaları yaparken amaçlarımdan biri buydu, gerçekleştirdiğim için sevinçliyim. Bu topraklarda doğup büyüyenlerin özlemini anlayabiliyorum, inanılmaz güzel bir doğada, birbirleriyle barışık yaşayan, her gün iletişim halinde olan insanlar.
Bir ara ben de Ersoy’un yanına oturdum, Ekrem arkadaşım videomu çekti, Paşa’nın üzerime atıldığı anlar görülmeye değerdi, bu güzel görüntüler için arkadaşıma, ailesine çok teşekkürler. Karakaş ailesinden ayrılıp Değirmenbükü yoluna girdik, sağlı, sollu badem bahçeleri ile kaplı bir yolda yürüdük. Daha yola girer girmez sol tarafımızda Dallama papatyaları ile kaplı bir badem bahçesi gördük. İnanılmaz güzel bir manzaraydı, koca bir tarla belimize kadar gelen çiçeklerle kaplanmıştı. Fotoğrafta Ekrem İpek arkadaşım papatyaların arasında oldukça mutlu görünüyor.
Hemen hemen her badem bahçesinde çağla toplayan birileri vardı, ilerideki talalardan da sesler geliyordu.
Biraz gittikten sonra tarlasında çağla toplayan Ali Yakut ile karşılaştık, sohbet ettik. Çağla topladığı bademin ismini sordum Çete bademi dedi, bunun gibi ismini duymadığım daha birçok cins var, bademi bulanların isimleri, soyadları bu sayede kendilerinden sonra da devam ediyor. Haşmet bademi de Yazıköy’e özgü bir badem çeşidi, başka yerlerde pek duymadım. Bunun gibi yüzlerce çeşit var.
Ali Yakut’un badem bahçesi papatyalarla kaplıydı, halı gibi zemini kaplamışlardı.
Badem ağaçları arasındaki yürüyüşümüze devam ettik, değişik boy ve renkteki papatyalar doğaya öyle güzel bir armoni kazandırmışlardı ki! Gerçeküstü bir dünyanın içinde gibiydik, bahar bir yere bu kadar yakışır dedim.