Çatı her yerden yağmur almış. Çok değerli bir eser, Beylikler mimarisinin özelliklerini yansıtıyor. Menteşoğlu beyi Hızır Şah zamanında yapılmış, bir benzeri aynı dönemde yapılmış Çine’de bulunuyor.
Burada bir zaviye varmış, hamam kalıntıları geçmiş yıllarda duruyormuş, biraz ileride bazı yapı kalıntıları hala duruyor.
Caminin bitişiğinde yaz kış akan kaynak suları var.
8 Mart tarihinde gittiğimde cami kubbeleri kiremitlerle örtülüyordu. Oysa geçen geldiğimde kubbelerin tarihi yapılardaki gibi örtüleceğini sanmıştım ama daha öncekinden bir farkı yok. Bu örtü sistemi son cemaat yerindeki kubbelerin görünüşünü olumsuz olarak etkiliyor.
Caminin bundan önceki durumu böyleydi, bu durumda çatıdan su alıyordu. duvarlardaki tarihi doku harçlarla kapatılmıştı. Bu cami ile ilgili Datça Detay sayfamda geniş bilgi var, arama çubuğuna yazarsanız görürsünüz. Hızırşah Camii sıradan bir yapı değil, tarihi 14.yy lın ilk yarısına kadar giden, Beylikler mimarisinin özelliklerini gösteren bir cami. Bu yapıları öğrencilerimle Sanat Tarihi derslerinde geniş olarak işlemiştik. Osmanlı mimarisini hazırlayan yapılar. Öyleyken sıradan bir yapı gibi tamiri yapılmış ( Restore demiyeyim, Restore bir yapının aslına uygun onarılması, burada öyle bir durum yoktu.)
Bu yeni onarım çalışmasında duvarlardaki harçlar temizlendi, daha güzel bir görünüm alınca bayağı sevinmiştim.
Ama kubbeleri görünce bayağı üzüldüm, Beylikler dönemi tarihi bir yapı ne hale gelmiş. bundan önceki hali ile aynı uygulama yapılmış.
Özellikle son cemaat yerindeki kubbeler, eyvah dedirtti bana. Zaten küçük kubbeler kiremitlerle kapanınca altında kubbe olduğunu anlamak zor. Buradaki anlayış buraya tarihi bir yapı olarak bakmaktan çok sadece bir ibadet mekanı olarak görmek diye düşündüm, yapanlar anladığım kadarı ile bunu yeterli görüyorlar.
Uygun olmasa da ana kubbe o kadar rahatsız etmiyor ama küçük kubebelere bu uygulama kimin fikri anlayamadım. Tabii çalışanlar ellerindeki projeye göre çalışmalarını sürdürüyor.
Dikkat ederseniz kiremitlerin döşeniş şekli ile uçtaki kubbe yan yatmış gibi görünüyor.
Hızırşah camiinin girişindeki çeşmede kaynak suyu yağmurların da etkisiyle kuvvetli akıyor.
Arkadaşlar son hızla çalışıyorlar, caminin onarılması, yağmurlara karşı korunaklı hale getirilmesi güzel bir şey ama bunu yaparken tarihi özellikleri de dikkate alsalar iyi olmaz mı. Harcanan paralarda sonuçta hepimizin payı var ve bu yapı Datça gibi bir yer için çok önemli. Çünkü burada bu kadar eskilere giden anıtsal yapılar pek yok.
Caminin girişindeki Pinar ağacının arkasından da bir fotoğraf çekiyorum, pinar denen çalının ağaç olmuş hali, bir tür meşe cinsi. Bu da tarihi bir ağaç, umarım bir gün onu da gölge yapıyor diye kesmezler, bizim ülkemizde her şey normaldir. Tarihi değerlerin pek fazla önemi olmayan bir yerde ağacın değeri nedir ki! Bu ağacın Hızırşah yerel kültüründeki yeri de büyük, bir çok arkadaşımdan bu ağaçla ilgili öyküler duymuştum.