nisan renkleri

Datça Sözlüğü

Bu sayfamda Datça İle İlgili kelime ve tanımları fırsat buldukça paylaşmaya çalışacağım. Zaman zaman sayfalarımda yöresel kelimeler ve tanımları kullanıyorum, bunlarla ilgili açıklamalar yapmama rahmen bu nedir diye soran arkadaşlar oluyor, onların bu çeşit soruları bu sayfayı yapmama neden oldu. Datça’daki yöresel konuşmalarda çoğu zaman K harfi G ile söyleniyor, Misal: Koz yerine Goz, Kalamış yerine Galamış gibi, Karaville Garaville diye söylenir.

 

El sanatları

Bürümcük: İpek böceği kozasından elde ipek iplik. Bürümcük Gömlek: Geçmiş yıllarda kadınların, erkeklerin özel günlerde giydiği ipek iplikle el tezgahlarında dokunmuş gömlek veya giysiler.

Gelep: İpek iplik çilesi

Guş tutmak: İpek Böcekçilik, Datça yaşamında ipek böcekçiliği önemliydi, gnümüzde Hızırşah köyündeki el tezgahlarında ipek dokumacılık yaşatılmaya çalışılıyor.

 

Yer İsimleri

Mesudiye İmece Bucağı: Ovabükü sahilinin doğu ucunda, Palamutbükü kıyı yolunun hemen başlangıcında yer alan mevki. Ağaçlık bir alan, piknik yapmak, denize girmek için de uygun bir yer. 

Avullualtı: Uşaklılar sahiline varmadan hemen önceki, okaliptus ağaçlarının bulunduğu bölge.

Betçe: Datça Yarımadasının Batı tarafındaki bölgeye yörede verilen isim, Hızırşah arazilerinden sonra başlar, Mesudiye, Sındı, Yaka, Cumalı, Yazı bu bölge içindedir. İklim olarak yarımadanın doğusundan daha yumuşak bir iklim görülür. Badem tarımının en yoğun uygulandığı yerlerdir.

Benliburun: Mesudiye Palamutbükü arasında Kurubük koyunun hemen yanındaki burun.

Stadia: Datça’nın antik dönemdeki ismi

Dadya :  Efsaneye göre Datça Yarımadası’nda bir krallık varmış, barış içinde yaşanılan bu ülkede kralın biri kız diğeri erkek olmak üzere iki çocuğu varmış. Kralın kızının adı Bedya, oğlunun adı Dadya imiş. Gel zaman kral ülkesinin toprakarını çocukları arasında paylaştırıyor. Kızı Bedya’ya yarımadanın batısını, oğlu Dadya’ya Yarımada’nın doğusunu veriyor. Bugün Bedya’ya verilen topraklar Betçe diye adlandırılmaktadır.

Elaki ( Elee ) Reşadiye’nin eski adı 1950 li yıllara kadar bu adla bilinirdi.

Balıkaşıran:  Datça sınırlarının başladığı bölge, datça Merkezine 45 km uzaklıkta. Bu bölge Datça Yarımadasının en dar kısmıdır, burada yarımadanın genişliği 1000 m ye düşer. Bu bölgenin Ege tarafında Balıkaşıran koyları, akdeniz tarafında Bencik koyu bulunur. Efsaneye göre Antik çağda Perslerin Knidos’a doğru geleceği duyulunca Knidoslular bu bölgede bir kanal açıp onları engellemeyi düşünmüşler, onları bu düşünceye itecek kadar dar bir alan.

Batır : Hızırşah’ın yörede bilinen diğer adı, eski ismi.

Knidos: Yarımadanın en ucunda yer alan antik kent, ilk yerleşimin Datça merkezine 2 km uzaklıktaki Burgaz mevkiinde olduğu düşünülüyor, M.Ö 4. yy da ticari nedenlerle yarımadanın ucundaki Tekir burnuna taşınmıştır.

Kumyer: Yaka köyün mahallesi, Yaka’dan Palamutbükü’ne giden yol üzerinde, Yaka ile Palamutbükü arasında yer alır, ovası badem ve zeytin ağaçlarıyla kaplıdır. Antik Kumyer kalesi var.

Körmen dibi: Ege’de Karaköy İnceburun’un yanındaki koy, dik kayalık bir dağın dibi.

Mağrin: Çeşmeköy ile Palamutbükü arasında kalan bir bölge, burada oldukça etkileyici antik bir çeşme var, geçmişte bağlık, bahçelik bir yermiş. Mağrin ismi Muhar İn’den geliyori Muhar Türkçe’de su kaynağı demek, zamanla halk dilinde söylenirken kısalmış.

Cavur Deresi ( Gavur deresi ) Emecik arazilerinden Yarımadanın akdeniz kısmında denize doğru uzanan dere, kış aylaında yağmurlarla birlikte sular akmaya başlar, geçmişte üzerinde iki tane su değirmeni varmış, bunlardan birinin kalıntısı duruyor.

Gadıncık ÇeşmesiEmecik Alavara’ya giden orman yolu üzerindeki çeşme, çok eski yıllarda Datça – Marmaris yolu buradan geçerdi, burada bir mola verilirdi.

Sömbeki: Datça’ya 8 mil uzaklıkta, tam karşısındaki Yunan adası ( Simi )

Ağaçlama : Hızırşah arazilerinde orman bölgesi halk arasında Aşlama deniyor.

Pustular: Kocadağın ( Bozdağ ) güney tarafında kaynak sularının bol olduğu vadi, eski zamanlarda buralarda sebze ve narenciye yetiştiriciliği yapılırmış, kaynak sularıyla doldurulan havuzlardan bahçeler sulanırdı, şimdi badem ağaçları var.

Madan Adası: Akdeniz tarafında Kütük burun ile Kargıcak arasında bir uzantı.

Sazak : Sındı’da bir yerleşim.

Örencik: Sındı’da bir yerleşim.

Zeytincik: Sındı’da bir yerleşim.

Uzunkuyubaşı: Kumyer’de  eski yerleşimlerin olduğu bölge, antik bir kuyu da var.

Yalı kıyı: Deniz kenarı, sahil

Küllürçe : Yazı yöresinde Puf böreğinin söylenişi.

Değirmenbükü: Yazıköy’ün Ege denizi tarafında sahili, piknik alanı. Yol üstünde Knidia çiftliği var.

Avdarlı: Hızırşah arazilerinde su kaynağının bulunduğu yer.

Bitkiler

Datça Hurması: Datça’nın soğuksu taraflarındaki vadilerde yoğun olarak görülen endemik bir palmiye türü.

Kuşkonmaz : Yörede tilkicek, tilki, tilkişen gibi adlarla bilinir, yumurtlı kavurması pek sevilir, yağmurlarla birlikte çıkmaya başlar.

Mürdümük : Bazı yerlerde Mördübüg, Hava diye de bilinir. Datça’da yerel halkın çok sevdiği mercimek familyasından bir yiyecek. Çorbası yapılır, lahana sarmasında bulgurla kullanılır, yemeği yapılır.

Anemon: Zemheri Gülü

Isırgan Otu, yörede Dalayan, Dıglan, Çızgan gibi isimlerle söylenir.

Keçi Boynuzu: Yöresel olarak Harup diye söylenir.

Şeytan Payamı: Dağlarda kayalık yerlerde görülen 2-3 metreyi geçmeyen çalımsı yabani badem.

İri Papatya : Aralık, ocak aylarında görülmeye başlanır, Datçanın değişik yerlerinde bazı değişik söylemlerle bilinir; Dalleme, Dallama, Dallampa, Çolaka gibi. İlk çıkmaya başladığı zamanlarda salatası, ceplemesi yapılır. Bahara doğru boyları oldukça uzayarak iri çiçekleri olur.

Hatmi : Devegülü, gülhatmi, gülfatma olarak söylenir.

Alimeç: Sarı papatya

İlana: Lahana

Canavar otu: Yörede zıpbır, zıpır gibi adlarla anılır. Asalak bir bitki olan zıpır yaşamını asalak olduğu bitkinin suyu ve besinleri ile sürdürür. Değişik renk ve çeşitlerde olabiliyor. Datça’da beyaz renkli olanlarını fotoğraflamıştım, görünüş olarak çok güzeller, bu renkte olanlar mercimek, bakla gibi bitkilerin arasında daha çok görülüyor. Gözle görülmesi bile zor olan tohumları uzun yıllar toprak altında canlı kalabiliyor, tarla veya bahçeye bulaştırmamak lazım.

Çığ: Kargı Kamış, Saz

Çitlembik: Yörede meneviş, Mengiç, menengiç, geyik menişi, çetemik gibi isimlerle bilinir.

Geven, Kefen : Dağlarda diz boyuna kadar büyüyen çalımsı, dikenli bir bitki, çabuk tutuştuğundan köylerde ateş yakmakta kullanılır.

İğnecik: Otsu bir bitki, Yağmurlarla birlikte çıkmaya başlar, çiçek açmadan önce böreklerde ve ot kavurmalarında kullanılır. İğnelik, İstangoza gibi adlarla da söylenir.

İtmek : Taze soğanın tohumlu kısmı

Kocayemiş: Dağ Çileği

Payam: Badem

Sakızlık: Sakız ağacı familyasından yapraklarını dökmeyen bir bitki, ilkicik, ilki gibi isimlerle de bilinir.

Onbiray Çiçeği – Begonvil

Dikenkökü: Kenger’in Betçe tarafındaki ismi. Şevketibostan, könger diye de bilinir.

Dallama ( Çolaka ) İri papatyaların ilk çıktıkları zamanki hali, yemekleri yapılır.

Karabaşotu: Yörede karağan, hasret kavuşturan gibi adlarla da söylenir.

Karahindiba: Yağmurlarla çıkmaya başlar, radika, hindiba gibi adlarla söylenir.

Gelincik: Yörede Zampire, zemperlik diye söylenir.

Gışıyak: Yağmurlarla birlikte görülmeye başlanan otu bitki, çiçek açmadan önce kavurmal ve böreklerde kullanılır. Gışyak, Gavşık diye de söylenir.

Bambalak: Zambak çiçeği

Almecik: Adaçayı

Geneviz: Kayakoruğu

Maliç: Pamuk

Çakıldak: Badem ağaçlarından dökülen bademler zamanla toprağa karışarak, nisan ve mayıs aylarında badem bitkisi olarak çıkarlar bunlara çakıldak denir.

Hayvanlar

Salyangoz: Yörede  Karavilla, Garavilla diye söylenir, Datça’da yöresel dilde genellikle K harfi G olarak söylenir. Yarımada’da çok yaygın olmasa da bazı yörelerde yemeği yapılır. Garavillalar ilk yağmurda toplanır, bu anlarda yeni uyanmışlardır, bir şey yememiş olurlar.

Akrep: Guyruklu

Gurkuldak : Kuluçka tavuk

Ağustos Böceği: Datça’da Cığıldırık, Cığıldırak diye söylenir

Bağa: Kaplumbağa

Kölebek: Kelebek

Dongulca: Sarı arı türü

İbibik: Tepeli çavuş, Baltalı Çavuş ( Bahar aylarında üremek için geliyor )

Doğal malzemeler

Horasan: Datçanın değişik yerlerinde yığınlar halinde bulunan kum, çimentoyla iyi uyum sağlar, taş ve tuğla örmede kullanılırdı, son yıllarda yasaklandı. Volkanik kumlar.

Geren: Geleneksel Datça evlerinin toprak damlarında kullanılan, su geçirmez killi toprak

Hamur işleri – Yemekler

Yufka:

Saç üzerinde yapılan, tepitme denilen sac ekmeğinin piştikten sonra köze tutulup gevretilmesi, uzun zaman saklamak mümkün olur, yerken hafif ıslatılarak yenir.

Düdük makarna: İnce bir çubuğa sarılaran hamurla oluyor.

Pelize: Nişasta ve şekerle yapılan tatlı

Tutmaç Çorbası: Lokum pilavı için yapılan küçük kare hamurlara biçim verilerek tutmaç çorbasında kullanılan hamurlar yapılıyor.

Fitil – Paşa mantısı: Hamur lokum pilavında olduğu gibi karelere bölünüp her karenin içine bir miktar kavrulmuş kıyma konup biçim veriliyor.

Lokum Pilavı: Yıllar önce yörede düğün dendiğinde akla gelen yemeklerden biri de lokum pilavı

Bulamaç: Muhallebi

Susam helva: Düğünlerde yapılan tatlı.

Puf böreği: Hıdrellezde, pikniklerde, özel günlerde yağda kızartılarak yapılan hamur işi.

Gımgıma ( Dalankıda ) Yağda kızartılan un az miktarda suyla karıştırılarak yapılan yemek. ( Betçe )

Genel

Duma : Nezle, grip ( Kaynak Nihat Akkaraca )

Hıra : Hastalık Sonrası, nekahat dönemi ( Kaynak Nihat Akkaraca )

Çeçi: Harman yerinde samandan ayrılmış tahıl yığını ( Kaynak Nihat Akkaraca )

Çarşak: Dağlarda kayalardan kopan ufalanmış taşların oluşturduğu yığınlar.

Özger :  Rüzgar

Dermen: Değirmen

Setire: İpek dokuma ceket

Goca Ev : Reşadiye’deki Mehmet Ali Ağa Konağı

Gün Dikimi : Öğlen

Gayve : Kahve

Kocadağ: Yörede yüksek dağlara verilen ad.

Peşkir: Havlu

Çukule: Güveç

Çötlen: Toprak damlarda suyu boşaltan künkler

Bakraç: Kova, maşraba

Yaslaç: Sofra

Gandak: Dağlık yerlerde bir kapı yapılarak hayvanların kendi başına otladığı yerler.

Hanay : Evlerin girişindeki kısım.

Taş havası: Taşları birbirine vurarak çıkarılan müzik

Topaç: Tırtılla

Rüzgar: Özger

Üfürgeç: Ocaktaki ateşi üfleyerek canlandırmak için kargıdan yapılmış çubuk.

 

 

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir