baharın müjdecisi kuzular

Baharın Müjdecileri

Şubat ayıyla birlikte Datça’da bahar havası ve görüntüleri devam ediyor. Yağmurlarla gelen ılık bahar havası baharı müjdeleyen görüntüleri bizlere armağan etti. Erkenci badem çiçekleri Yarımada’nın tümünde bahar görüntülerini sunarken badem çiçeklerine  bahara özgü diğer görüntüler de eşlik etmeye başladı. Bunların başında baharın ilk oğlakları geliyor, Kızlan arazilerinde çoban Yıldıray’ın ağılında onları görüntülerken içimiz sevinçle, mutlulukla doldu.

08 Şubat çarşamba günü sabaha karşı başlayan kuvvetli yağmur gök gürültüleriyle uzun bir süre devam etti. Yağmur, ama ne yağmurdu dedirtecek türden, bir ara dolu da yağdı. Daha sonraları bahar yağmuru gibi usul usul yağışına tanıklık ettik.. Bahçeye çıkıp altında dolaştığımız anlardı o anlar. Öğleden sonra evde bu kadar oturmak yeter diyerek Kızlan’da arkadaşım Ekrem İpek ile buluşup, kendimizi doğaya bıraktık. Ilık, kapalı bir hava vardı, erkenci bademler Kızlan ovasında da çiçeklerini açmışlar, onları fotoğraflamakla işe başladık. Yer yer az da olsa papatyalara, gelinciklere rastladık. Gelecek günlerde onlara daha çok, kalabalık bir şekilde rastlayacağız, fotoğraflarını çekeceğiz. Gebekum’a doğru giderken aklıma çoban Yıldıray Yıldırım geldi, ağılı hemen yolumuz üzerindeydi, bir sene onunla birlikte dağlarda gezmiştim. Şimdi onun dağlardan dönüş zamanıdır dedim, baharın müjdecisi ilk kuzular doğmuştur, fotoğraflarını çekeriz diye düşündük. Ağıla geldiğimizde Yıldıray çoban önünde bir grup keçi ağıla doğru geliyordu, hikayenin diğer kısmını fotoğraflarda göreceksiniz.

Dolu demişken paylaşımlardan gördüğümüz üzere Batı Betçe’de oldukça kuvvetli  dolu yağmış, arkadaşlarımızın fotoğraflarında bahçeler, tarlalar karla kaplı gibi bembeyazdı. Tabii bademlerin çiçek açtığı bu zamanlarda dolu yağışı üreticileri endişelendiriyor, umarım zararları fotoğraflarda gördüğümüz görüntüler gibi değildir.

datça'da baharın müjdecisi oğlaklar

En fazla birkaç günlük yavrular, Yıldıray  arkadaş oğlakların bulunduğu kapıyı açınca bembeyaz , kar gibi minicik yavrular dışarıya attılar kendilerini. Kimi sağa sola, koşturuyor, kimi annesini arıyordu. Meraklı da oluyorlar bazen bize doğru gelerek, inceliyorlardı.

Annesini bulanın mutluluğuna diyecek şey yok, arkadaki annesi olmadığı halde fırsattan yararlananlardan, anne daha farkında değildi. Yavrusu olmazsa emzirmiyorlar. Koklayarak birbirine benzeyen oğlakların arasından yavrularını buluyorlar. Yıldıray’ın eşi de ağıla ona yardım etmek için gelmiş. Tek kişinin yapacağı işler değil, bu aşamadaki çalışmalar.

Bir gün önce doğmuş bir yavruyu elime veriyorlar, tüyleri yumuşacık, annesine sesleniyor, o da hemen yardıma geldi. Bu arada Yıldıray çobanla sohbette yazın birçok hayvanının telef olduğunu duyduk, üzüldük tabii. Ona göre bu zararı yapan kurt, çok sayıda keçisi boğazlanmış, yazdan bu yana olay bir daha olmamış. Geçen yıl Emecik’te dolaşırken, iki kez önüme çıkan birisi kurt gördüğünü söylemişti. Köpek falan olmasın demiştim, görmeden, aslını bilmeden bir şey yazmadım. Çevredeki çobanların da aynı şey başına gelmiş. Tabii araştırılması gereken bir şey, foto kapanlarla mı, izlerle mi anlaşılır bilemiyorum. Geçen yıllarda biyolog Yasin İlemin  hatırladığım kadarıyla Hisarönü taraflarında iki kurtun fotokapana yakalandığını fotoğraflarla paylaşmıştı . Doğaya bırakılan köpekler de aynı saldırıları yapabiliyorlar, hele birkaçı bir araya gelirse bir kurt sürüsü gibi davranabiliyorlar.

Dağ çileği

Yıldıray arkadaşa çiçekleri sorunca biraz ileride Dağ çileklerinin çiçek açtığını söyledi, çileklerin yanına geldiğimizde ( kocayemiş te deniyor ) çok güzel görüntülerle karşılaştık. Hele iki ağaçta çiçeklerin arasında gördüğümüz kırmızı renkli olgunlaşmış meyvalar bizim için güzel bir sürpriz oldu.

Kızlan arazilerindeki gezimize devam ediyoruz, badem ağaçları birçok yerde çiçeklerini açmışlar. Tabii ağaçların altında doğanın en güzel müziklerinden biri bizi bekliyordu, yağmurun ardından kovanlarından çıkan binlerce arı vızıltılarla, polenlerini toplamakla meşguldü. Kimseyi görecek halleri yoktu, zaman kısaydı, bir çiçekten diğerine konup duruyorlardı.

Son olarak Gebekum sahilinde yürüdük, dalgalar usulca kıyıya doğru gelirken birbirinden güzel desenler oluşturuyordu. Onları izleyerek fotoğraflarını çektik. Gebekum’da rastladığımız sarı renkli çiçekler de çok hoştu, geniş bir alana yayılmışlardı. Hava durumlarında kar havası geliyor diye wwwler duyuluyor bu sıra, Cumartesi günü havalar değişecekmiş, bizim buralarda ne olur bilemem. Marmara’da hava bozdu mu bizde de etkisi görülür ama fazla sürmez, yağmurlar devam ederse bu yumuşak hava da devam eder. Ne olursa olsun Datça baharı yaşamaya başladı, her geçen gün bu güzellikler artarak devam edecek, her yerde karşımıza çıkacak. Ben de bu sayfalarda paylaşacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir