Soğuksu Vadisi

 

 

 

Ana Sayfa

 

 

 

Sabahın erken saatlerinde yürüyüşe başlayacağımız yere gelerek arkadaşlarımız arabalarını parkettiler.Mevki olarak "Soğuksu"diye bilinen yer, biraz ilerde akan bir su var,burada küçük bir büfe hizmet veriyor.

Sekiz arkadaş heyacanla yürüyüşe başladık.Çevremizde inanılmaz bir güzellik,kuş seslerini dinleyerek gidiyoruz.

Her taraf çam ağaçlarıyla kaplı,diğer bitkilerin katılımıyla yeşilin her türlüsü var.

Datça'ya gelip giderken bu güzellikleri görürdüm ama bir gün bu yerlerde yürüyeceğim hiç aklıma gelmemişti.

 

Bir zaman sonra Ege denizi tarafında Gökova körfezi ,bütün güzelliğiyle kendini gösteriyor.Piren dediğimiz çiçekler her tarafta açmış vaziyette.Gezimizdeki tek sorun arılar oluyor,yolumuz üstüne dizilen yüzlerce arı kovanının içinden geçmek zorunda kalıyoruz.Bu arada 4 arkadaşımız sokuluyor.

 

Bir tarafta deniz diğer bir tarafta ormanlar,inişli çıkışlı bir doğa.

 

Burada toplu bir fotoğraf çektiriliyor.

Yarımada'nın en bakir ve güzel yerleri.

Elinde Fotoğraf makinası olanlar birbirinin fotoğraflarını çekerek bu anı sabitliyorlar.

Dervişler gibi dağlarda

 

Bu inilen yokuş yol dönüşte tam bir felaket oldu benim için.Orman için açılan yolu yağmur suları bozmuş.

Gideceğimiz yer;Datça Hurması olarak bilinen, buraya özgü Palmiye çeşidinin ana vatanı. Bunun için bayağı uzun bir dere yatağını geçiyoruz.

 

 

Demek ki yağmur yağdığında buralardan nasıl kuvvetli sular akıyor diye düşünüyor insan.Taşların arasından yürümek bayağı zor.

 

Ve nihayet Datça Hurması görülüyor ,vatanı burası, son zamanlarda üniversitelerimizde üretildiğini okumuştum.

Meyvası falan yok,meyvasını yediğim ve şimdiye dek Datça Hurması diye bildiğim ağaçlardan bayağı farklı. Dallar çok sık ve daha ince.Tam bir park bitkisi gibi.

Bu dere boyunca sıralanıyorlar.Burada bambaşka bir iklim ve ışık var.

Datça Hurması Datça'ya özgü endemik bir bitki. Dere yataklarında ve kıyı vadilerinde varlığını sürdürerek bugüne kadar gelmiş. Nem ve su seviyesi yüksek vadilerde görülüyor.

 

Bu resmi özellikle çektim;Datça Hurması'nın anatomik yapısını göstermek için.

 

 

Dere boyunca sıkça mersin bitkisiyle karşılaştık.

Burada Dalgaların karaya attığı bayağı bir atık var,neler yok ki!

Karşımızda Ören termik santrali.

Tam kıyıya çıktığımız kısımda Günlük ağaçlarından bir grup var,Sıla yağı çıkarılan ağaçlar.

 

Mola vereceğimiz koy.

Sular Datça'nın her tarafında olduğu gibi pırıl,pırıl.

 

Bugün Kasım ayının 22 si ve inanılmaz güzellikte bir hava var,bu kıyılar aslında biraz rüzgarlı olur .Yüzecek arkadaşlar hazırlık yapıyorlar.

Denize giren arkadaşlarımıza musallat olan bir ahtopot.Başka birilerine rastlasaydı yem olmuştu.

 

Burada yemek molası veriliyor,bu arada ben iyice dinleniyorum.

 

Dönüş yolunda da yeşil ve mavinin binbir tonuyla karşılaşıyoruz.

 

 

Her mola ayrı bir güzellikte,dönerken arka arkaya yüzer metrelik dört dik yokuşu tırmandık.Her yokuş sonrası biraz mola.Mehmet Emin bey'in çektiği fotoğrafta bu molaya ne kadar gereksinim duyduğum yüzümden belli oluyor.

Şu sıralar Piren çiçekşerinin açma zamanı,bunlardan alınan balın tadı da oldukça değişik oluyor.

İşte o yokuşlardan biri,ama buradan pek belli olmuyor.

Bacaklar geri geri gidiyor,Mehmet Emin Bey o anı yakalamış.

 

Ha gayret ,bu kaçıncı yokuştu karıştırdım .

Tam karşımızda Datça yolu görülüyor.Soğuksu dediğimiz bu mevkiden virajlar başlar,bir müddet devam eder. Dağların tepelerinden manzarayı seyrederek gidersiniz.Şimdi yollar artık geniş ve rahat.

Doğa Yürüyüşümüzün sonuna geliyoruz,bu mevki Datça'ya 35 km ye yakın bir uzaklıkta.

Soğuksu'dan ayrıldıktan bir müddet sonra ,arkadaşlar bizi bir şelaleye getirdiler.Datça'ya gelirken Yassıkiçi denilen bir yerden saparak buraya geldik.Arılar burada da büyük sorun bir çok arkadaş sokuldu.Yolun iki tarafı da arı kovanları.

Bu gezimin dolayısıyle bu şelalenin videolarını da çektim,en kısa zamanda sitemde yayınlanacak.Şelalenin sesini dinlemek anlatılacak gibi değil,tam bir huzur ortamı.

Buradan çıkıp biraz sonra gerçek dünyaya adım atacağız.Bir de haberleri dinlediysek,iyice karamsar bir dünyaya .Bizler yine de şanslı insanlar olarak bir gün de olsa,herşeyi unutarak,doğanın o şefkatli kollarında güzel bir gün geçirdik.

 

 

Tam kamera ile görüntü alıyordum,birisi fotoğrafımı çekiyor.Teşekkürler Mehmet Emin bey bu sayede benim de fotoğraflarım oldu.

Bu gezide gördüğüm tek farklı çiçek bu oldu."Doğadan Tablolar"sayfama koyacağım.