yazıköy kalesi

Yağmur Mola Verince

Yaka’ya inip arabamıza doğru giderken Yaka Mengen’in kapısının açık olduğunu görünce merak edip girdim. Burası eski bir mengen, içinde aygıtları duruyor. Bildiğim kadarıyla İstanbullu iki arkadaş burayı restaurant olarak işlettiler, hatta bir kez yemek yemişliğim de oldu, memnun kalmıştım. Tabii kışın buralarda bir hareket olmayınca yaz sezonunda açılan bir yerdi. İçeriye girdiğimizde Arda Tunçman ve Ebru Gada arkadaşlarla tanıştık, bir müddet sohbet ettik. Burayı restoran olarak işletecek yeni sahipleri, hazırlıklara şimdiden başlamışlar, sevindik tabii, kışın da açık olursa daha seviniriz.

Yaka yolu bahar mevsimlerinde çok güzel olur, yakında bu badem ağaçları sağlı sollu çiçek açtığında bu yolun manzarası değişecek, badem çiçeklerinin arasında papatyalar da açınca, çiçeklerin içinde ne güzel fotoğraflar çekilir. Knidos Akademi’de kimsecikler görünmüyordu, geçmiş yıllarda gelip gidenler olurdu. Son yıllarda köylerde bir durgunluk var, sokaklardaki o eski canlılık olmuyor, terkedilmiş yerler gibi, veya bize öyle rastlıyor.

Yazıköy’e epeydir uğramadık, Yarımada’nın değişmeyen, eski kimliğini hala koruyabilen köylerinden. Cumalıköy’den geçelim dedik, inekler çemede su içiyordu onları korkutmamak için durduk, arabadan indik. O sırada Cezmi ağbi eşiyle evlerinin yanında güneşleniyorlardı. Yengemiz fotoğraf çektirmez,  ben de inat ettim. Hemen yemek yiyip yemediğimizi sordular, karnımız tok dedik, gönlü zengin, hala o eski Anadolu misafirperverliğini taşıyan insanlar buralarda az değil. Yanımızdan elektrikli motorsiklete binmiş iki bayan geçti, bu köylerde kadınlar sosyal yaşamın içinde aktifler.

Aslında karnımız acıkmıştı, Yazıköy’de yemek yemek için durup her zaman yemek yediğimiz küçük lokantaya doğru giderken otobüs durağındaki kalabalık dikkatimizi çekti. Hepsi tanıdık kişilerdi Betçe Tiyatro Topluluğunun afişi önünde toplanmış merakla inceliyorlardı. İlayda cafe’de yola bakan küçük bir masaya oturup yemeklerimizi ısmarladık, yoldan gelip geçenleri izlemek güzel oluyor. Birçok kişi yanınızdan geçerken hoş geldiniz diyerek selam veriyor.

Yazı Kalesi

yazıköy

Hafif bir yemek yedik, arkadaşımı Yazıköy kalesine çıkarmaktı niyetim, daha önce çıkmamıştı. Öyle zorlayacı bir yürüyüş değil, patikalar sıkça kullanılmadığı için bazı yerlerde bitkilerle kaplıydı. Biraz yükselince Yazıköy manzarası kendini gösterdi. Bu eski yerleşimlerde evler birbirine bitişik, bahçeleri de çok fazla olmuyor. İnsanlar birbirlerine yakın olmak istemişler, bu köylerde hala ilişkiler oldukça sıcak, insanlar kadınlı erkekli hep yanyana. Taş kaplı dar sokaklarında geleneksel mimariyi izleyerek yürümek çok güzel ama harap halde birçok yapı oluyor. Tabii yapıları restore etmek, bakımını yapmak kolay değil, maddi bir güç gerekiyor, turizmin nimetlerinden yararlanamayan yerler, belki de eski dokularını insani ve mimari açıdan korumalarının nedeni de budur.  Turizm maalesef ister istemez bazı çarpıklıkları da getiriyor, maddi hırslar devreye giriyor, plansız, projesiz bir gelişme yaşanıyor, insanlar birbirine yabancılaşıyor.

Kısa bir zaman sonra Kalenin kuzeye bakan duvarlarına ulaşıyoruz, Harçla örülmüş duvarları Bizans dönemini işaret ediyor.

Sayfalar: 1 2 3 4

Bir yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir