Web Sitemi izleyenler bilirler ; bir aksilik olmadığı sürece Pazar günleri arkadaşlarla doğa gezilerine gidiyorum . 20 Mart Pazar günü erken kalkamadım , havanın da bulutlu olması nedeniyle ne yapacağıma bir müddet karar veremedim , sonra Arkadaşım Sedat Kaya ile buluşarak yarımadanın uçlarına doğru yola çıktık. Yarımadanın uç kısımlarına yaklaştıkça hava açtı, kafamda Yazı köyü kalesinin karşısındaki tepeye tırmanmak fikri vardı.Yazı köyünü geçtikten sonra düşündüğüm tepeye tırmanmak üzere durduk, tam o esnada oradan geçmekte olan Ayşe Ayaydın ile sohbet ederken tırmanacağımız tepede herhangi bir tarihi kalıntının olmadığını öğrendik , daha ileriye gitmemiz gerekiyormuş.
Hava bulutlu ama bizim bulunduğumuz kısım güneşliydi , Yazı köyden Knidos'a doğru 2,5 km kadar gittikten biraz sonra kale duvarları göründü. Oldukça dik görünüyordu , kolay çıkılacak bir yolu vardır ama Sedat bey direk dağa doğru yürümeye başlayınca eyvah dedim yandık , direk tırmanışlar zor oluyor.
Bu tepeye tırmanacağız , yörede bu mevkie Saranda deniyor , Çıkacağımız kale de Saranda kalesi diye anılıyor.
Karşıda görünen tepede de Yazı kalesi var , geçen yıl çıkmıştım.Bu kaleler Knidos'a kadar devam ediyor , bu şekilde bir çok kale var , fırsat buldukça tırmanıp belgelemeye çalışıyorum. Her yere hakimler , haberleşme açısından da birbirlerini görecek şekilde yapılmışlar. Bu konularda yazılan çizilen bir şey yok maalesef.
Sedat arkadaşım önden ben arkada dağa doğru yürümeye başladık , benim yüküm ağır maalesef .Her taraf çiçeklerle kaplı , badem ağaçları açık yeşil tonlarıyla çok güzel görünüyorlar.
Pazar Günü olduğu için Datçalılar bahçelerine çağla badem toplamaya gelmişler. Çevrede tarlalarında çalışan Yazı köylülere ait eşekler görülüyor.
Yaşlı bir keçiboynuzu ağacı ( harıp ağacı )
Burada da görüldüğü gibi tırmanacağımız yer oldukça dik
Metin ve fotoğraflar izinsiz ve www.datcadetay.com adresi belirtilmeden kullanılamaz. sayfayı sitenizde paylaşmak için sadece linkini veriniz. |