Sındı Köyünde

sindi-koyunde-9

Sındı köyüne yaklaşırken durarak papatyaların fotoğrafını çektim, karşıda Sazak mahallesi var. Bugün Datça’da hafif bir kuzey rüzgarı var, benim en sevdiğim hava, sağlıklı bir Datça havası. Güneş pırıl pırıl, rüzgar olmayan yerler yaz gibi ama Sındı köyü farklı bir iklime sahiptir, yaz kış serin olur, şimdi de öyle.

sindi-koyunde-10

Kahvede oturanlar vardı, selamlaşarak ben de oturdum, Sedat arkadaşımı beklerken biraz sohbet edeyim dedim. Daha önce sındı Mersincik yürüyüşünde bize rehberlik eden Ali Acar , Hasan Uslu, Memduh Duran, Mehmet Özer, Ercan Kabakçı, fotoğrafta o an olmayan Yasin Özen’le  değişik konularda konuştum. Köylülerin geliri olduğu gibi tarımdan, Sındı’da köyün yüzde otuzu arıcılıkla uğraşıyor, diğer gelirleri badem ve zeytin tarımından. Gördüğüm kadarıyla burada olduğu gibi Betçe’nin diğer yerlerinde de badem ağaçları zeytin ağaçlarından oldukça çok. Tabii arıcılıkla birlikte badem tarımı ile uğraşanlar da var. Buralarda tek bir ürünle yaşamı sürürmek zordur. Sahil kesiminde turizmle uğraşırlarken Sındı köyünün böyle bir imkanı olmadığı için gençler diğer il ve ilçelere giderek turizm sektöründe çalışıyorlar. Datça merkezinde de bu sektörde çalışanlar var. Köylüler bu yıl kaygılı; badem ürünü az görünüyor, kışın arıların da üçte biri ölmüş, nedenini de pek bilmiyorlar.

sindi-koyunde-11

Daha sonra kahveye gelen Ekrem Kabakçı ile de sohbet ettik. Gurbette çalışırken astım hastalığına yakalanmış, burada fazla sorunu olmuyormuş. Sındı dağların arasında tertemiz havası olan bir yer. Ekonomik açıdan da sadece tarıma bağlı olmaları onları zorluyor, bu yüzden buralarda dışarılara giderek okuyanların, çalışanların oranı çok. Badem tarımı olmadan önce milas, söke gibi ovalara giderek tarım işinde çalışırlarmış, aslında o yılların öyküsünü dinlemek lazım.

sindi-koyunde-12

Bu arada Sedat Uysal arkadaşım hala ortalarda yok, aklıma Sındı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi geldi, ne zamandır uğramamıştım, bir bakayım dedim. Kooperatif başkanı Ömer Ohan da oradaymış. Kooperatif binasına girdiğimde duvardaki panoların fotoğrafını çektim. Fotoğrafta Sındı kooperatifinde pazarlanan ürünler görünüyor.

sindi-koyunde-13

Zeytinyağı, badem ( sıra badem, ak badem, nurlu badem diye üç çeşit ), Bal (çam balı, çiçek balı, kekik balı diye üç çeşitmiş ), şu an sadece çam balı varmış. Ballı bademle keçiboynuzu ezmesi , bu ürünler de kooperatifte yapılıyor. Kendilerine birkaç gün önce yapılan Badem konulu konferastan bahsettiğimde haberleri olmadığını böyle konulara ilgi duyduklarını söylediler. İlerde bu gibi konferanslarla köylülerin tecrübe ve deneylerinin yanısıra sorunları ile de ilgili toplantılar iyi olur diye düşünüyorum.

sindi-koyunde-14

 

sindi-koyunde-15

Kooperatif duvarında ilgimi çeken tablolardan biri, geçen konferansta Prof.Dr Erşan Karababa bu tabloyu gösterek internette rasladığını belirtmişti. Burada Sındı köyü arazilerinde rastlanan badem çeşitleri görünüyor, Kooperatif başkanı Ömer bey böyle bir şeyin ülkemizde olmadığını söylüyor.

sindi-koyunde-16

Ömer beyden şimdiye dek duymadığım bir çok yeni bilgi öğrendim, yaşayarak, uzun gözlem ve deneylere dayanarak elde edilen bilgiler. Bu çeşitlerin değişik şekillerde kendiliğinden çıkan bademlerden oluşması da beni şaşırttı. Ben çekirdekten kendi çıkan bademlerin ürün vermesi için mutlaka aşılanması gerektiğini düşünüyordum, aşılama kaliteyi artırmak içinmiş. Ömer bey küresel ısınmaya dikkat çekerek gelecekte yaşanacak iklim değişikliklerinde, kuraklıklarda hangi bademin ayakta kalacağını bilmek istiyor. Mesela Ak bademin kuraklık konusunda hassas olduğunu gözlemlemiş.

Tabloda badem fotoğraflarının altında değişik isimler var, bunlar genellikle bademin bulunduğu tarla kime aitse onun ismiyle anılıyorlar. Şu an Datça’daki bademlerin büyük çoğunluğu Ak bademden oluşuyor, Nurlu son yıllarda fiatı yüksek olduğu için tercih edilen badem ama bayağı bir zamandır nedeni bilinmeyen bir hastalık onları tehdit ediyor.  Diğer  badem şeşitleri topluca sıra badem diye geçiyor. Ömer bey köylülerin bu değişik türleri kooperatife getirirken karışık vaziyette getirmelerinden yakınıyor, ayrı ayrı getirilse araştırması açısından iyi olacakmış.

Bu bademler arasında büyük bir lezzet farkı varmış. Nurlu şu an dünyanın bir numaralı bademi diyor. Çağlası lezzetsiz ama içi kuru ve yaş olarak çok seviliyor. Ak badem Datça’nın büyük bir kısmında hakim durumda. Mesela tabloda bulunan Haceli payamının çağlası çok lezzetliymiş. Kababağ ın kuru içi ve çağlası tutuluyormuş ama kurtlanma ve hastalıklara karşı dayanıksızlık dikkatlerini çekmiş.. Ayşenine payamı içi sapsarı oluyormuş, çok lezzetliymiş ama bademin kabuğu yarıldığı an toplanması gerekiyormuş, yoksa kararıyor. Kadiroğlu payamının içi güzel ama çağlası tutulmuyormuş. Semiha bademi ağalık zamanından kalmaymış. Kemal amca diş bademi elinle bile açılıyormuş. Aroması güzel ama hafif acıymış, hafif tuzlu kavrulduğunda çok lezzetli imiş ve kooperatifte o şekilde satılıyormuş. Osman payamı çift iç yapıyormuş, bu kaliteyi etkiliyor ama vatandaş getirince alamayız diyemiyoruz diyor Ömer Ohal. Yine Hasan Okan diş payamı var ki bunun adı Ömer beyin babasından geliyormuş. Meşhur Nurlu bademinin adı Nurluoğlu’ndan geliyormuş, 35 sene önce Ömer beyin babası isim babasına bu payam bir gün çok meşhur olacak demiş.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir