Yaşamın ayrıntılarını görebilmekte bütün mesele, doğada çirkin tanımı yok, insanla oluşan bir şey, kuruyan, yerlere dökülen yapraklar bizim için çöptür doğa için gereksinimdir.
Geldik her gelişimizde zevkle fotoğrafını çektiğimiz eski eve, gelecek yıllarda büyük ihtimalle yerinde başka bir ev olacak ama onun kadar güzel görünmesi çok zor. Bu ancak ressamın hayalindeki bir ev olabilir, renkleri çevreye öylesine uyumlu ki, bahçesindeki dut ağacı da bu güzel görüntüde ona eşlik etmekte. Renklerde bir sonbahar armonisi hakim, kısa bir zaman için de olsa oturup, bu güzel ortamı solumak çok dinlendirici. Sessizliği çevrede odun kesenlerin motorlarından çıkan sesler bozuyor.
Bu kısımdan da çok hoş bir manzara var, renkler çok güzel. Ev karşıdaki o muhteşem manzaraya bakıyor.
Biraz gidince eski yapılardan birinin içine bakıyoruz, tek dam dediğimiz, geniş tek odalı bir yapı. Web sitemde bu yapılarla ilgili geniş bir bilgi var, Datça’nın mahrumiyet yıllarından kalma evler, benzer planlar tekrar edilmiş toprak damlı evler. Dikdörtgen biçimli yapının dar kısmında bir ocak, sağında solunda pencereler, yan duvarlarda da birer pencere var.
Kapının hemen girişinde ahşap bir dolap şeklinde banyo bulunuyor, raflar, yiyeceklerin depolandığı anbarlar hep bu yapının içinde. Çocuklarla birlikte aynı oda içinde, ocak başında geçen yıllar. Çok çabuk unutuldu o yıllar, geçmişte verilen mücadelelerin unutulduğu gibi. Dolaba dayalı duran benim kendi eserim bir video çekme aygıtı, onunla değişik çekimler yapmaya çalışıyorum.
Bu gezilerimizde yerel halktan kişilere rastlamak, sohbet etmek her zaman sevdiğim bir şeydir, büyük kentlerde yitirdiğimiz o gülümseme, selamlaşmayı buralarda görebiliyoruz.
Ellerinize sağlık çok güzel bir gezi olmuş. ..Sayenizde biz de gezdik…..Ama çok kıskandım en kısa zamanda taklit edeceğim.
Cok güzel harika bir doga manzarasi
Merhaba,
orada gibi oldum. Kim bilebilir belki bir gün ben de gezi ekibinize katılırım.
sağlıcakla.