Kahvecimiz bayan, Bediha Kaya, yörük kadını gibi görünüşü. Burada çayımızı içtik, kahvedekilerle sohbet ettik.
Lodos rüzgarı burada biraz durdu, çaylar da görüldüğü gibi çok güzeldi.
Biraz ileride eski çeşmenin yanına gittik, su 5-6 gözden var gücüyle akıyordu. Buralar antik dönemde de önemli yerlerdir, bu su varken.
Ve kahveden ayrılıp Ovabükü’ne doğru giderken Dallama denilen papatyaların fotoğrafını çekiyorum, yol boyunca sıralanmışlar, eskiden bizim evin yolunda da çok olurlardı.
Ovabükü sahilinde oturan birkaç kişi vardı, burada fotoğraf çekerek Hayıtbükü’ne geçtik. Hayıtbükü’nde ilginç bir manzara yoktu yolumuza devam ettik.
Virajları çıkarken bir ara durup köyün manzarasını çektim, bildiğim kadarıyla Mezgit mahallesiydi görünen.
Ve Ekrem arkadaşımızı evine bıraktık, Kızlan’da evi, Reşadiye de beni bırakın yürüyerek giderim dese de biz onu bırakır mıyız. Evinden manzara harika, çay içmeye davet etti ama geç olmuştu, eve doğru yola çıktık.
Güzel bir Datça günü yaşadık, hava serin olsa da herşey sıcacıktı.