Değişik bir yol takip edince koya inişimiz gelişimize göre daha zor oldu, biraz zaman kaybettik.
Koy bu saatlerde daha güzel görünüyordu, buradan mavi bir su damlası şeklindeydi.
Çakıllarında yürüdük. Sağ üstte koya girişte geçtiğimiz zor doğa koşulları görülüyor.
Tepelerde kartal ve bazı yırtıcı kuşları görmek güzeldi. Koydaki derede arkadaşım keşif yaptı, tatlı su mu diye merak ettik ama içinde çok sayıda yavru kefal vardı. Biraz ilerlerde de derede su yoktu.
Dönüşte Kurucabük’e yaklaşırken biraz farklı bir görüntü almak için daha kıyıdan geldik, kaygan ve dik bir patikadan yürümemiz gerekti, burada kaydım.
Ufalanan kayalar kaymayı artırıyor, arazi dik ve patika düzgün olmayınca çok dikkat gerekiyor. Tabii burada en önemli şey ayakkabı, benimkilerin yenilenmesi gerekiyor anlaşılan, bu yaz almıştım.
Ve yürüyüşümüzün sonlandığı anlar, dönüşümüz 3 saat sürdü. Tam zamanında arabamızın yanındaydık. Akşam gün batımında buralarda gökyüzü ilginç renklere bürünür bazen, bir kez rast gelmiştim, inanılmaz renkler vardı. Öyle olacağını bilsem beklerdim ama havaya bakınca pek böyle bir gün batımını beklemedim. Çok güzel bir gün yaşadık, Datçamızda güzellikler bitmez, yüreğin güzel oldukça aslında her yer güzeldir. En güzel koylar da sana bakan güzel, anlamlı gözlerdedir.