Surlar sırtlarda devam ediyor, buradaki kulede deprem nedeniyle sanırım taşlar yerinden oynamış. Arkada çok güzel manzaralar var, ileride Değirmenbükü önlerindeki adalar ( Kızılağaç adası ) görülüyor.
Ekrem arkadaşım da bu anları fotoğraflarla ölümsüzleştiriyor.
Surlardan aşağıya doğru yürürken Kuleleri fotoğraflıyoruz. Rotamız Eştengil denilen ova. Bu ad büyük ihtimalle yan taraftaki İskandil burnundan geliyor, bazı arkadaşlar İskandil diyor ama burun daha ileride.
Bu surları da geçen gelişimde göremedim, çok geniş bir alanı yürümeniz gerekiyor, buraya yalnız gelmiştim, surların içindeki bitki örtüsünden yürümek te zor olmuştu.
Ortalardaki büyük kulenin yanından geçiyoruz, tabii içimiz yanıyor, böyle tarihi eserler yıkılmak üzere, toprağın altını oyacağınıza önce bunları onarsanız, bir depremle aşağıdalar. Bunlara benzer sur duvarlarını ve kuleleri gezdiğim Karia kentlerinde görmüştüm, Hellenistik dönem eserleriydi, bunlar da o zamanlara aittirler büyük bir ihtimalle, yapılış teknikleri çok benziyor.
Bize bakan taraftaki duvarlar çökmüş, yan taraflarda da büyük çatlaklar var.
Uç taraftaki bu kulenin çoğu kısmı yıkık, daha önce yanına gidip fotoğrafını çekmiştim, Değrimenbükü’nden Knidos’a yürüyen arkadaşlar görmüşlerdir.
:)) Sizlerle gezmiş tırmanmış olmasak da gözlerimiz bayram ediyor.Nasipse ölmeden yapılması gereken listemde; bu dağlarda yürümek. Çok şanslı olduğunuzu söylemeden edemeyeceğim .Teşekkürler bir sonraki yazı dizinizi iple çekiyorum.Sevgiyle kalın.