karaköy evleri

Karaköy’de Bir Akşamüstü

Ve aylardan Eylül, koca bir yaz hızla geçiverdi, Datça’nın en kalabalık olduğu yazlardan biri, epeydir sayfamda fazla bir şey paylaşamadım. Beni takip eden arkadaşlarımdan merak edenler olmuştur, sağlığım yerinde, bir sorun da yok. Sıcak bir yaz yaşadık, geceler serinlese de sıcaklar gündüzleri hala sürüyor. Turizm, turizm derken dolu dolu birkaç ay yaşandı, uzun bayram tatili de buna eklenince olağanüstü bir zaman yaşadık. Datça’da yaşayanlar olsun, esnaf olsun böyle bir kalabalığa alışık değildik, doğal olarak bazı sıkıntılar yaşandı, çok zorunlu olmadıktan sonra merkeze inmedim. İndiğim zamanlarda da trafik oldukça ürkütücüydü, birkaç km lik bir mesafede bile sorun yaşanmadan eve ulaşmak insanı mutlu ediyordu. Datça yolları bu kalabalığı kaldıracak durumda değil, sosyal paylaşım sitelerinde  bu konularda yazışmalar oldu. Gelen arkadaşlardan duyarlı, saygılı insanlar olduğu gibi duyarsız kişiler de doğal olarak vardı. Yabancı bir yere gelen bir kişi olarak kendimi düşündüğümde yanlış yollara girenlere, hata yapanlara hak verdiğim zamanlar oldu. Merkezde birçok sokak tek yön, herkes en kısa mesafeye bile arabayla gitmek istiyor. Büyük şehrin alışkanlığından olsa gerek, aceleci, hemen yola fırlayan sürücüler pek çoktu, neyse hepsi geride kaldı, Datça’da yaşayanlar olarak, esnaf olarak, yerel yönetim olarak bir tecrübe yaşandı, umarım gelecek açısından faydalı olur. Turizm kolay bir iş değil, bunu bu yıl pek çok kişi daha iyi anlamıştır, karşınıza çeşitli karekterde, terbiyede, eğitimde insanlar geliyor.

Uzun bayram tatilinde ben de arkadaşlarım sayesinde öğleden sonraları birkaç gezi yaptım, Seden ve Alp arkadaşlarım birkaç yıldır Datça’ya her gelişlerinde beni ararlar, onlarla bir fotoğraf gezisi yaparız. Bu kez de öyle oldu, aradılar ama artık yaz aylarında fotoğraf gezisi yapacak bir yer aklıma gelmiyor. Birkaç yeri şimdiye dek gezdik, fotoğraflar çektik, Seden arkadaşımız çektiği fotoğraflarla sergi açtı. Biraz doğada gezelim dedik Bayramın ikinci günü öğleden sonra Alavara’ya gittik, kaleyi gördük. Üçüncü gün yine öğleden sonrası için sözleştik, daha önce görmemişler Karaköy’e gittik. Birçok kişi Karaköy’ün bu eski yerleşimini bilmez, köy bir kilometre kadar yoldan içeride biraz yüksekçe bir yerde kurulmuş, eski yerleşimlerin birçoğunda olduğu gibi. Şimdilerde genç nesil ovaya yerleşiyor.  Kızlan ile birlikte Datça’nın verimli, sulak arazilerinin olduğu kısımlar, sebze ihtiyacımızın büyük bir kısmı buralardan karşılanır, son yıllarda bu arazilerin birçoğu yabancılara satıldı, özellikle Kızlan tarafında daha yoğun olmak üzere pek çok bina yapıldı, yapılmaya devam ediyor.

datça karaköy sokakları

Neyse gelelim Karaköy gezimize, Karaköy eski mimari dokusunu koruyan yerleşimlerden, eski evler hala kullanılıyor. Sokaklarda karşılaştığımız kişilerin birçoğu orta yaş ve daha ileri yaşlarda kişiler. Gençler ovaya yerleşiyor, bunun bir sebebi de bu kısımlarda ev yapacak alan yok, evler birbirine bitişik, bahçeleri de oldukça küçük , evlenen, yuva kuran kişiler doğal olarak evlerini ovaya yapmak durumunda kalıyor.

Karşılaştığımız kişilerle bayramlaşarak köye girdik, her zamanki gibi kapı önlerinde oturan kadınlar vardı, evlerde balkon, teras gibi kısımlar pek yok. Hem hava alıyorlar, hem de arkadaşlarıyla sohbet etme imkanı buluyorlar.  Çocukluğumda bizim sokaklar da böyleydi, herkes akşam oldu mu kapı önüne çıkar sohbetler edilirdi. Mahalle olduktan sonra köylerde bu görüntüler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Birkaç yerde bu görüntülere rastlıyorum, erkekler kahvelerde toplanırlar.

karaköy'de ev gezisi

Karaköy’e girince beyaz badanalı, restore edilmiş bir ev var, her gelişimde fotoğrafını çekmişimdir. Yine fotoğraflar çekerken ev sahipleri ile tanışma fırsatımız oldu. Hasan bey hemen bizi evine davet etti, bahçeyi merak edip içeriye girdik. Hasan Yılmaz ve Özcan Yılmaz arkadaşlarımla facebook’tan arkadaşız, kendilerini ilk kez yakından görmüş oldum, bu karşılaşmalar insana yaşam sevinci veriyor. Köhnemiş, sahte, aldatıcı birçok şeyin yaşandığı günümüzde beni motive eden karşılaşmalar.

Oturun, bir şey için diye ısrar ettiler ama zamanımız sınırlıydı, ayaküstü sohbet ettik, yazlarını köydeki bu sade evlerinde geçiriyorlar. Yaşamları dışarıda geçen Datçalıların birçoğu köylerine, yaşadıkları yerlere özlem duyarlar, web sitem onlar için özlemlerini giderdikleri bir yer oluyor. Paylaşım yapamadığım zamanlarda onlar aklıma gelir, Datça’da bir zaman yaşayan yabancılarda da bu özlem vardır, önce biraz yakınırlar sonra buradan ayrılmak onlara zor gelir. 33 yıldır Datça’da yaşıyorum,  geldiğimizde 3000 mevcutlu bir yerdi, doktor ve hastane imkanları oldukça zayıftı, çocuklarımızı bu şartlarda büyüttük. Tam bir mahrumiyet yeriydi ama çok sevdik, yakınmadık. Şehre indik mi herkes biribirini görürdü, şimdilerde tanıdık yüzlere rastlamak zor oluyor. Kendimi o kalabalıkların içinde yabancı gibi hissediyorum, çok gerekli olmadıktan sonra da evden dışarıya çıkmıyorum.

Arkadaşlarımızın evinden ayrılıp dar sokaklarda fotoğraf gezimize devam ettik, fotoğraf meraklıları için tavsiye edebileceğim sokaklar. Özellikle akşam güneş batmaya yakın evlerde, sokaklarda güzel bir ışık oluyor. Bir yandan da video çekiyorum, sol altta eski yağhane binası, harap bir vaziyette duruyor. Son yıllarda buralara talep fazla, restore edilen yapılar var, yerli halk için bu kolay değil, yeni bina yapmaktan masraflı bir iş.

Sayfalar: 1 2

Bir yorum

  1. Evet yorumlarınızı özlemişiz. Ben de 12-15 Temmuz tarihlerinde Datça’daydım. Adana sıcağı ve neminden sonra buranın havası gayet iyi geldi. Sizi de, ben Adana’dayken tanışma amaçlı aramıştım.Hatta yerel rehberlik konusunda sizden bilgi almıştım. Kısa bir görüşme yapmıştık. Datça’da görüşmek kısmet olmadı. Bir dahaki sefere inşallah. Bulunduğum tarihler arasında gerek Eski Datça’da gerekse merkezde bahsettiğiniz aşırı kalabalık yoktu. Belki de tiyatro festivalinin etkisiyle akşam saatlerinde merkezdeki restoranlar ve meydan biraz kalabalıktı.
    Görüşmek üzere, iyi çalışmalar dilerim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir