Yaka’dan çıkmıştık ki arkadaşımın Annesi Fatma anneye rastladık, ot torbasını almış yürüyordu.
Fatma anne toplalayacağı otları göserirken, laf gelip Sibirya soğuklarına dayanıyor, yaşamım boyunca böyle soğuklar görmedim diyor. Datçanın geleneksel yemeklerinde otlar hep var, yumurtayla çok güzel lezzetler ortaya çıkıyor. Burada ben de alıştım, tilkicek derler (kuşkonmaz filizleri ) doğada bulmak zor artık, toplayanı çok oluyor, pazarda köylülerden alıyoruz, yumurtalı kavurması yapılıyor. Sarı otu ilk kez geçen yıl tattım, köylüler yılda bir kez mutlaka yiyeceksin derler. Gelincik, turp otu, ısırgan otu, Dallama vs. şu an adı aklıma gelmeyen birçok ot, bazıları börek yapımında güzel oluyor.
Badem çiçekleri, papatyalar içiçe geçmiş durumda.
Bugün papatyalarla badem çiçeklerini birlikte fotoğraflamak niyetindeyiz ama tarla dolusu bir papatya ve çiçeklerin dolu dolu olduğu badem ağaçlarını bulmak lazım. İlginçtir çiçekler bolca oldukları yerde bir sonraki yıl aynı şekilde olmuyor. Bir de şimdi tarlaların sürüldüğü zamanlar, papatyaların olduğu tarlalar bir sonraki gün sürülmüş olabiliyor. Papatyaları ararken bir ara yürüyüşçü arkadaşların parkuruna girdik, Muğla ilçelerinden gelen yürüyüşçüler, her yıl aynı güzergahta yürüyorlar, Yazı köyden Knidos’a.
Yazı yolundan geriye döndük, yürüyüşçüleri rahatsız etmemek için, yolumuz üzerinde papatyalarla kaplı bir tarla ama ağaçlarda badem çiçekleri kalmamış.
Papatyalar halı gibi, çok güzeller…