Fotoğrafta da görüldüğü gibi birçok yerde üşenmeden işaretlerimizi bıraktık, buradan yürüyecek arkadaşlara büyük kolaylığı olacak. Önümüzde ikinci bir tepe var, oradan inip dağın zirvesine doğru yürünülecek.
Sandal ormanları içinden geçen patika yoldan Kocadağ’ın zirvesine doğru yürüdük. Bu ormanlardan daha önceki geçişlerimizde her taraf rutubetliydi, yosunlar canlıydı. Bu kez kuraklığın etkisi çok açık olarak görünüyordu, yerlerde beton gibi sertleşmiş mantarlar vardı, ağaçlarda kurumalar oluşmuş.
Emecik dağının zirvesinde 20 dakikalık bir meyva molası verdik, her taraf sisler içinde olduğu için fotoğraf çekemedim. En iyi havalarda bile buradan çok net görüntüler alınamıyor, şimdiye dek birçok kez geldim, bir gece de Ekrem arkadaşımla kamp yapmıştık.
Zirvede hava çok sıcaktı, rüzgardan eser yoktu, mola esnasında üstümü çıkarıp güneşlendim.
Bu manzaranın daha önce daha güzel görüntülerini çekmiştim,sol tarafta Akdeniz, sağda Ege denizi. En solda Akdeniz tarafındaki İnceburun, sağdaki uzantı Ege tarafındaki İnceburun, ilginçtir hemen hemen aynı hizada kartalın kanatları gibi. İki İnceburun’a da yürümek nasip oldu, Datça Detay sayfalarında görebilirsiniz.
Dönüş yolcuşuğumuz aynı parkurdan oldu, saat 13.30 da zirve’den ayrıldık. Dönerken çok düzgün bir parkuru izledik ve elimizden geldiğince çok taşlarla işaretler yaptık. Parkuru bilmeyen birisi bu işaretlerle rahatça yürüyebilir diye düşünüyorum, tabii bu doğayı iyi tanımak her zaman önemli.
Sandal ormanından geçerken fotoğrafını çektiğim maki türü ağaç, pelitleri diğer pinar türlerine göre uç tarafına doğru daralıyordu, yaprakları yumuşak, daha uzunca ve dikensizdi. Görüldüğü gibi bu parkurun birçok yerinde sık bitkilerin içine düşmek riski var. Sık bitkiler dikenli çalılık türleri barındırıyor.
❤