
21 kasım 2010 pazar günü saat 7.00 de arkadaşlarla belediye binasının önünde buluştuktan sonra yola çıkarak yürüyüşe başlayacağmız yerde arabalardan indik. Uzun yürüyüşlere dayanabilecek herkes bu yürüyüşlere katılabiliyor.

Tekesuyu mağarasını gezdikten sonra alavara yoluna girdik , sağ tarafa doğru saparak Çakal denilen yere gideceğiz. Sabahın erken saatlerinde orman yollarında yürümenin zevki bir başka. çam kokuları , kuş sesleri içinde yürüyorsunuz.

Bu kısımda bir çok yer dışardan kişilere satılmış , alınan yerlerin etrafının çevrilmesinden de yabancı oldukları hemen belli oluyor. Bu kabak telin içinde büyümüş hepimizin ilgisini çekti.

Yolumuza çıkan bir kapı bizi şaşırtıyor.? Geçecek hiç bir yer bırakılmamış, biz ne yapacağımızı düşünürken o sırada oraya gelen kişiler burada yol olmadığını , burasının özel mülk olduğunu söylediler.

Çakal'daki koylara gitmek için bir yol kalmamış , gidecekler ancak yürüyerek patika yollardan gidebilir.

Kıyıya varmak için olmadık yerlerden geçmek zorunda kaldık .

En sonunda deniz göründü.

Bu kıyılardaki arazilerin bir çoğu satılmış

Buralar yalancı cennet , tümseklere bakılırsa üzerinde durduğumuz tarla zamanında ekilmiş .

Bu koya Çakal deniyor
Metin ve fotoğraflar izinsiz ve www.datcadetay.com adresi belirtilmeden kullanılamaz. |