Manzaralar çok güzel ama bunları istediğimiz gibi görüntülemek her zaman mümkün olmuyor.
Ormandan çıktık derken tekrar ormanlar başlıyor, aşağılardan baktığınızda bu kısımları göremiyorsunuz.
Aşağılara doğru indikçe sandal ormanları daha çok.
Bu kısımlarda arazi çok dik, yamaçlarda yürüme imkanı yok, sık bir bitki örtüsü olmasına karşın sırtı takip ettik.
Arkadaşımın bana poz verdiği bu kısımlarda kayalar çok kaygandı, bu yıl ilk kez ayakkabımın kaydığını gördüm, fotoğraf çektireceğim derken aşağılara yuvarlanmak işten değil, çok dikkat ettik. Bu kesimlerde çiğ yağmaya devam ediyordu, dağların tepesinde gördüğüm kara bulutlar belki de bu, bazen bakarak oraya yağmur yağıyordur diye düşündüğüm olmuştur. Yerler yağmur yağmış gibi ıslaktı, Yarımada’nın Kocadağ’dan başlayarak bu kısımlarında tropikal bir iklim ve bitki örtüsü görülüyor, yaz kış yağan bu çiğ, bitkilerin buralarda bu denli sık olmasında etken. Yazın Emecik dağında bir gece kalmıştık, yağmur gibi yağan çiğden çadırdan dışarıya çıkamamıştık.
Bugünkü yürüyüşümüzde çoğu kez olduğu gibi bir daire çiçeceğiz, biz yürüyüşlerimizde geldiğimiz yerden dönmeyiz genellikle, tabii arabamıza ulaşmak için de bir daire çizerek yürümüş oluyoruz.