Bahçeler arasında dolaşırken badem tarlasında çalışanların yanına gittik, motor sesi uzaklardan duyuluyordu. Tanışıp topluca fotoğraflarını çektim. İsmail Uğurlu, Kadriye Uğurlu, Havva Acar kesilen kanserli dallardaki çağlaları topluyorlardı. İsmail Uğurlu geçen yıl tanıştığımızı söyledi, yine burada sarı papatyaları çekiyorken. Ağaçlarda kanser yaygındı, o kısımlar motorlu testere ile kesiliyordu. Ağaçtan ağaca bulaşma durumu da varmış, bu illet çiftçileri bezdirmiş durumda. Sohbet esnasında bahçenin kendilerinin olmadığını, facebok arkadaşım Ayfer hanımlara ait olduğunu öğreniyorum.
Kumyer kahvesini tam geçmiştik ki Şener Ören ile karşılaştık, traktörünü durdurarak gelin sizi Yakamuhar’a götüreyim dedi. Tamam dedik, arabamızı park edip traktöre bindik. Yakamuhar’a 3-4 yıl önce Datça Yerel Tarih Derneği Başkanı Akın Pilavcı ile gitmiştik, ilginç bir gezi olmuştu. Arkadaşım da oraları görsün dedim hem baharda böyle bir gezi iyi olur diye düşündüm.
Ben traktörün üstünde arkadaşım arkadaki küçük römorkun üzerinde Kumyer arazilerinde yol aldık. Zor anlardı, düşme tehlikesi bile vardı, böbreklerde taş olsa düşürecek cinsten. Tabii sonra indiğimizde arkadaşımın römorkun üzerinde daha zorlandığını öğrendim.
Antik kuyunun yanından geçerken.
Şener Ören bunca yolu bu gencin çağlasını almak için gelmişti, Başaran Karacan Anadolu lisesi öğrencisi. Şener Ören hemen bize yolun kenarındaki porsuk yuvasını gösterdi, derince bir oyuktu.
Şener arkadaş çağlaları alıp gitti, biz yürüyerek geleceğiz dedik ve biraz ilerideki Yakamuhar’a doğru yürüdük. Muhar daha önceleri de yazdığım gibi kaynak demek, halk dilinde söylenirken zamanla kısaltılmış. Palamutbükü taraflarındaki Marin ( a harfi söylenirken biraz uzatılıyor ) de aynı anlamı taşıyor, Muhar in zamanla kısaltılarak Marin diye söylenmiş, burada da bir kaynak ve antik çeşme var.
Mum gibi kırıldınız Muzaffer Bey,
İnsan yazdıklarının arkasında durur ve hatalarını dűzeltir. Sayfamı bloke ederek ne değişti ben sizi her ortamda yazılarınızı kritik edeceğim sanal alemde yayınladığınız műddetçe.
Syg,
Evet kırıldım, ilk yorumunuzu eleştirdiğiniz halde yayınlamıştım dikkat ederseniz, devamında eleştiri sınırlarını aştınız. Bilmeden, kendinize göre yazıyorsunuz, ben bu doğayı, bu canlıları korumak için çaba gösteriyorum. Bir yer tanınarak yok olmaz, tersine tanımadığımız, önemini bilmediğimiz değerler yok olur. Lütfen artık yorumlarınızı başka yerlerde sürdürün. Selamlar…
Merhaba Muzaffer Bey,
Siz ve Arkadaş grubunuz őnderliğini yaptıgınız Doğayı ve Canlıları őzenerek koruyabilirsiniz. Global Reklam yaptığınız için geniş bir kitlenin cazibesini çekikiyorsunuz , Datça daha’da cazipleşiyor cazipleşenler ne kadar Sizler gibi Datça Doğa dokusuna hassas davranacaklar. Yaşadıklarınızı, bilginizi Sanal alem’de paylaşacağıza Kitaplarınızda paylaşırsanız belirli bilinçli kitlelere hitap etmiş olacağını dűşűnűyorum ve savunuyorum. Yakında sizin belgelediginiz bőlgelere bilinçsiz Rehberler aracığıyla geziler dűzenlenir. İnşaallah yanılırım.
Keşke ilk komentarımda reaktion gősterseydiniz .
Syg,
H.Yurdakul