Bahar Gelince Ben Böyleyim…

Daha sonraki durağımız Ovabükü oldu, sahile yakın bir kafenin duvarlarındaki çiçekler manzaraya bir canllık veriyordu, çiçeklerle fotoğraflar çektirdik. Etrafta kimsecikler yoktu, sessiz, sakin bir ortam. Böyle olunca zaman durmuş gibi oluyor.

Çiçekler, denize doğru uzanmış bir dal, kompozisyonumuzun figürleri.

mart ayında palamutbükü

Kıyı yolunu takip ederek Palamutbükü’ne geldik. Palamutbükü’nde Ilgın ağaçlarının altında biraz yürüdük, bu kısımda herhangi bir işletme olmadığı için kum zambakları çoğalmış. Yerdeki yeşillikler onlara ait. Palamutbükü sahilinde böyle yerler çok az, gelecekte buralara da bir şeyler yaparlar.

Çeşmeköy yolundan gezimize devam etmek istiyorduk, Dostlar restoranın önünden geçerken burayı işleten Tayyar Toksöz arkadaşımızı göründe durduk, güzel, sıcak bir karşılaşmaydı. Ilgın ağaçlarının ışığında burada bir çay içmeden geçmek olmaz dedik ve bu görüntüler ortaya çıktı. Birkaç masada oturanlar vardı, denizin rengi, sakinlik çok güzeldi. Tabii palamutbükü’nün oksijeni bol havasının vücuttaki etkilerini hemen hissedebiliyorsunuz. Dinlendiren, huzur veren bir atmosferi var. Çok kalabalık zamanlarında buralara pek gelmem, ben bu zamanlarını seviyorum.

Denize girenler vardı birkaç kişi, bir grup geldi sonra sahile koştular heyacanla, bazıları sahildeki taşların üzerine uzandı.

Palamutbükü’nde çayımızı içtikten sonra Çeşmeköy yoluna girdik, biraz gittikten sonra bahçe merdiveninin üstünde çağla toplayan birisini görüp yanına gittik. Bu kısımlarda çağla mahsulü iyi, İbrahim Ohan’dı konuştuğumuz. Daha önce birkaç kez tanışıp konuşmuştuk ama ilk karşılaşmada insanın aklına gelmiyor. Ben Sındı Kooperatifi başkanı Ömer Ohan’ın kardeşiyim dediğinde karşılaşmalarımız gözümün önüne geldi. Yeşilin en güzel tonları, sıcak ve dinlendirici. Bu yıl Sındı’da da çağla yokmuş.

Sayfalar: 1 2 3 4

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir