belen kargıcak yürüyüşü

Anılara Yolculuk – Belenköy – Kargıcak Yürüyüşü

Nergis tarlasından geçiyoruz, pek çoğunun çiçeği yok, zamanı mı geçti, yoksa toplayan mı oldu diye düşünüyoruz. Biz doğada çiçeklere dokunmuyoruz, onlar orada güzeller.

Karşılardan bir deniz otobüsü geçiyor, Bünyamin, ” Bu tekne ya Dedekani ya Tilos görebiliyormusunuz ” diyor. 8 yıl Fethiye’den Rodos seferi yapmış.  Fırtınaya yakalandın mı diyorum hemen , çok diyor, o hatlarda deniz zorlu,  bu tecrübeyi yaşayanlarla tanışmışlığım oldu. Teknedeki yazıyı okumaya çalışırken Bünyamin ” Dedekanis Yunanca 12 adalar demek ” diyor. Teleobjektifle geçen teknenin fotoğrafını çektim, evde baktığımda hakikaten geminin üzerinde Dedekanisos yazıyordu.

Bünyamin O zamanlar buraları bile ekerdik hocam diyor. Şimdiki tembellikten söz ediyoruz, hayvanlarla sürerlermiş toprağı,  süremedikleri yerleri ekmek için çapalarlarmış. Şimdi birçok arazi boş duruyor, hayvanlar için yemci bekleniyor, sebze için manavın gelmesi.

Karşımızdaki koya doğru yürüyoruz, teras duvarları kendini belli ediyor. Bir çeşmeye daha geliyoruz buranın adı Küflüce imiş. Su akmayınca bu çeşmeyi de kurcalayınca bir daha su akmamış, Bünyamin bu suyun başka bir yere gittiğini düşünüyorum diyor. Koya kadar bütün bu yerler babasınınmış,  2/B den satılan araziler. Bünyamin’in unutamadığı anılarının toprakları, o günlerle ilgili açıklamalar yapıyor ” Yukarıdaki çalıları görüyormusun burayı açtık biz, buranın çağlası çok erken çıkar. ” gibisinden.

Sonra bir zeytinin altına gidip oturdu, ” Burada çalışırsın, çalışırsın zeytinin dibine oturursun. Babamla buraya oturup, hayal kurardık ” diyor. Hayalini merak ediyorum, ” Boş zamanımda, tatillerde buralara gelip oyalanmak, ekip biçmeyi hayal ederdim. ”

Buralarda Almecik dedikleri adaçayı çok olurmuş, çuvalarla toplardık diyor hatta ekmişler. ” Almeciği sıyırmayacaksın, sıyırırsan kazık kalır, keseceksin ” diyerek bilgi veriyor. . Bünyamin Gandak dedikleri yeri gösteriyor, bu gibi yerlere Yarımada’nın değişik yerlerinde rastladım. Arazinin dik olduğu yerlerde hayvanların geçebileceği yer kapı ile kapatılıp, sığır, keçi gibi hayvanlar burada otlayıp, bir müddet kendi başlarına kalıyorlar. Şimdi buralar bitkilerle kaplanmış.

datça madan koyu

Küçük ama hoş bir koy, pırıl pırıl sularıyla karşımızdaydı. Koy dibindeki Madan adası ile anılıyormuş.

nergizler açınca

Nergisler bu yürüyüşümüzde sık sık karşımıza çıkıyor. Yolu uzatmamak için riskli, dik yamaçlardan geçiyoruz, bastığımız yerler kırmalık, kayan araziler.

 

Bünyamin bize Kızılcasu denilen yeri gösteriyor. Buranın suyu hiç kesilmezmiş ama şimdi su yok. Kayalarda genevizler ( kaya korukları) görülüyor. Bünyamin arkadaş Lokantacılık ta yaptı, Knidos lokantasını çalıştırmıştı, bunlardan çok güzel salata ve mezeler yaparmış, biraz topluyor.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7

5 yorum

  1. Yürüyüş için ayağınıza sağlık Muzaffer Hocam ve Ekrem arkadaşım. Çekimler ve güzel gezi öyküsü için elinize, kaleminize sağlık.

  2. Efe’nin Ahmet derlerdi dedeme, bu taşev Dedemin kardeşim Korkmaz ile ikimize yadigarı idi.

  3. Merhaba arkadaşlar!!
    Ben almanyadan devamlı Muzaffer hocanın
    Trip, yürüyüşlerini takip ediyorum!
    Ben maalesef Datça li değilim ama, o kadarda hastasıyım, anlatmama gerek yok, herşey meydanda!
    Bir şey sormak istiyorum ben!
    Gittiğiniz koy, madan Adası ne tarafa düşüyor?
    Google maps’te bir türlü bulamadım!
    Bana lütfen iza edermiş iz!
    Şimdiden çok sağolun!

    1. Aslında yürüyüş yazımda belli oluyor, Akdeniz tarafında Palamutbükü’nü denizden geçtikten sonra bir kaç koy var, Kargıcak’tan sonra. Biz ters taraftan gittik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir