knidos gezisi

Knidos Gezisi

Karia sınırları içinde bulunan Datça Yarımadası’na Ege adalarından gelen Dorlar Datça Merkeze 2 km uzaklıktaki Dalacak Burnundaki Burgaz mevkiinde Knidos kentini kurarlar. Knidos M.Ö 4 . yy ortalarında 38 km uzaklıktaki , bugünkü kalıntıların bulunduğu Tekir burnuna taşınır. Bu taşınmada deniz ticaretindeki gelişmeler etkili olmuştur. Bugün de Akdeniz’den Karadeniz’e giden gemilerin çoğu Knidos’un yanından geçmektedir. O günün şartlarını düşünürseniz , yelkenle hareket eden gemiler için Knidos dinlenmek , erzak temin etmek veya ticaret malı almak için gerekli bir limandı. Aynı zamanda kötü havalarda da sığınılacak bir liman. Knidos bu doğal avantajını her dönem iyi kullanmış, hep bir ticaret kenti olarak kalmıştır. Kent hiçbir zaman büyük bir askeri güç olmamış, bunun yerine stratejik önemini, sanatı ve kültürü kullanmış. 6 yy dan itibaren zenginleşiyor, bunu yaptığı yardımlarla, hediyeleriyle gösteriyor.  Knidos 200 sene pers hakimiyeti altında kalmıştır, persler birçok kente büyük zararlar verdiği halde Knidos’a dokunmamışlardır. Hellenistik döneme geldiğimizde Knidos’un şarabı, zeytinyağı, merhemi bütün dünyaya yayılmış. Knidos’un kap kacağı bütün Akdeniz havzasında görülüyor. Nerde kazı yaparsanız yapın mutlaka Knidos’a ait bir kap parçası bulursunuz.  , Roma döneminde Knidos yine görkemli bir,  ticaret, sanat, kültür kenti olarak varlığını sürdürmüştür.  Bizans döneminde  piskoposluk merkezi oluyor, 7 kilisenin varlığı biliniyor, bu da bize buranın önemli bir dini merkez olduğunu gösteriyor. Hoşgörülü bir halk olan Knidoslular Hırıstiyanlığa çabuk adapte oluyorlar. Arap akınları 7. yy da kentin bir kez daha yıkılmasına neden oluyor, fakat Araplar çekildikten sonra kent kendini tekrar topluyor yazılı kayıtlarda 12 yy la kadar piskoposluk merkezi olarak geçiyor. 12 YY dan sonrasını gösterir birşey yok, buradan anladığımız,  o kargaşa döneminde halk içeriye çekiliyor, bu du rum19.yy la kadar böyle. Uçta ve deniz kenarında olması Knidos’u saldırılara açık bırakıyor.

Kent iki yamaç üzerine kurulmuş, ada kısmı ve ana kara olmak üzere. Strabon buraya çifte kent diyor, halkın evleri ada bölümünde,  bu ada kısmı ( KapKrio ) daha sonra aradaki deniz dolarak ana karaya bağlanıyor.  Kamusal ve dini yapılar ana kara üzerindeki teraslarda yer alıyor, burada tiyatro ile dış surlar arasında bir de zenginlere ait evler varmış ki böyle bir evi açığa çıkarmışlar, zamanına göre oldukça konforlu bir yapıymış.

Knidos ile ilgili birçok sayfa yaptım, bu sayfaların içinde ” Knidos Gezisi ” başlıklı sayfam en çok izlenenlerinden. Knidos’u bilinçli bir şekilde gezmenin anlamı, zevki bir başka olur, yoksa gördüğünüz herşeye taş parçasıyla bakar geçersiniz. Knidos tarihin birçok döneminde yağmalanmış bir kent ama kalıntıların arasında dolaşırken o eski görkemini hayal edebiliyorsunuz. Son birkaç yıldır kazıları yöneten Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim üyesi ve Knidos Kazısı Başkanı Doç.Dr.Ertekin. M. Doksanaltı ile Knidos’un çevresi oldukça değişti, kazılar 2014 yılında da devam etti, 2015 nisan ayı ile birlikte tiyatroda restorasyon çalışmaları başladı.  ” Knidos Gezisi ” sayfamda Knidos’ta kısa bir gezi yapacağız, Knidos’u tam olarak gezmek için bir kaç gün yetmez.

knidos yolu

Knidos’a 4-5 km kala Knidos nekropol’ü ( mezarlık ) başlar, Antik dünyanın en büyük nekropollerinden biri buradadır. Yol kenarında ve karşı yamaçlarda  mezar yapıları görülür.

knidos giriş kapısı

Arabanızı otopark yerine park ettikten sonra, gişeden biletinizi almanız gerekiyor, tabii müze kartı gibi kartınız varsa kullanabilirsiniz. Knidos’a arabanız yoksa Palamutbükü minübüsleri ile de gelip gidebilirsiniz.

knidos limanında yatlar

Kapıdan geçip içeriye doğru yürürken sol tarafınızda antik dönemden kalma Büyük Limanı ( Ticaret Limanını ) görüyorsunuz. Yazın ahşap iskeleye birçok kotra ve gezi teknesi demirliyor. Knidos’a gelenlerin bir kısmı buradaki plajda denize giriyorlar.

knidos restaurant

Biraz sonra Knidos Lokantası karşınıza çıkıyor, karşı taraftaki ören yerinin etrafı tellerle çevrili, ören yerine girilen kapıdan geçerken tekrar biletinizi gösteriyorsunuz. Buradaki büfede Knidos ile ilgili yayınlar ve hediyelik eşyalar  bulunuyor.

fs005

Gişeden geçer geçmez ören yerinde kazılarda çıkmış taş ve sütun parçalarıyla karşılaşıyorsunuz. Bunlar Ertekin Hoca tarafından ilerideki bir restorasyon çalışmasında kullanılmak üzere düzenli bir şekilde istiflenmiş durumda, taşların üzerinde çoğu kez bulundıkları yeri ve sırayı gösterir işaretler oluyor.  Bu kısımda bulunan Sunak taşları Kutsal alanlarda kullanılan dini öğeler, üzerinde güzel kokulu bitkiler yakılıyor( kokunun tanrıya ulaştığı düşünülüyor) , şarap boşaltılıyor, serpiliyor , ruhani bir özelliği var.  Sunakların üzerindeki boğa kabartmaları  Zeus’un simgesi, antik çağlarda gücü temsil ediyor.

knidos dionysos tapınağı temelleri

Kapıdan girişte sağ tarafta Dionysos tapınağı temelleri görünüyor, önündeki levhada tapınakla ilgili bilgi veriliyor. Frizlerindeki Tanrı Dionysos’a ait kabartmalardan dolayı Dionysos tapınağı olarak adlandırılan tapınak ion nizamında yapılmış. Tapınak erken Hırıstiyanlık  döneminde Kilise haline getirilmiş. Teraslar tarafında 150 m uzunluğunda bir stoa var. Stoa önü sütunlarla çevrili, arkası duvar, üstü çatıyla örtülü mimari mekanlar. Dionysos Stoa’sı dörtgen dükkanlardan oluşuyor, dükkanlarda Dionysos kültüne uygun eşyalar satılıyormuş. Bunlardan başlıcaları erotik eşyalar ve falloslar, ki oldukça büyük bir pazarı var.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9

4 yorum

  1. Önce Türkiyemizi tanıyalım, sonra dünyayı tanıyalım … Datça Knidos dünya harikası bir yerdir. Datça gelip burayı görmeyen Datça ya geldim diyemez.

  2. Muzaffer bey çok teşekkürler de , birçok kez mesajlarla ve bir mütevazı kitap aracılığı ile görüştüğümüz gibi, artık lütfen M.Ö.340’larda yapıldığı bir şehir efsanesi (City legend) haline gelen Burgaz’dan taşınma öyküsünü tanıtım levhanızdan çıkartıp ziyaretçilere aykırılığı bilim adamları tarafından kanıtlanmış bir fikre kapılmamalarını sağlasanız diyorum. Başarı dileklerimizle… Esin – A.Bilgin Turnalı.

  3. Arkadaşlar bir konuya değinmek istiyorum.
    2 Gün önce Datça ve çevresini gezmek istedik.
    Knidos merak ettik uzun ve dolambaçlı bir yolu katetdik, vardık knidosa ve bir gişe ile demir kapıya. Gişedeki görevliye söyledim şöyle bir bakayım sonra bilet alalım diye, olmaz dedi gişedeki görevli, bakacaksan demir parmaklık kapının dışından bakacaksın. Arkadaş bak 4 kişiyiz diğer arkadaşlar burada kaçıp gitmeyeceğiz ya falan, olmaz dedi. aldık biletlerimizi bir arkadaşın müze kartı vardı, bir arkadaşımızın işbank kredi kartından müze kart kullandı, 2 kişi 10+10= 20 lira verdik girdik.
    Şimdi konu burada arkadaşlar, Alan geniş içeride kafe restaurant ve bar var. Ayrıca önemli olan kazı ve tarih araştırma bölümü var ki, tel ile çevrili,
    Sahaya girdiğimizde 2. bir gişe ve kapı var meğerse asıl olarak eğer kazı ve tarihi bölgeye gireceksek para vererek bilet almak gerekliymiş, yani biz o kadar yolu gittik ama, kafede birer çay veya soğuk bişeyler içelim desek, boşuna para ödemişiz, öndeki deli dumrul gişesinde.
    Sonra çıkarken sordum, mesela biz kafeye gidecektik neden bizden para aldınız diye, bize söylemediniz ki diyor görevli, be arkadaş biz egenin en ucuna 1 saat öylesine bir yoldan gelmişim, buranın nasıl bir yer olduğunu mu biliyorum.
    Arkadaşlar, eğer Knidosa gidecekseniz lütfen gayret gösterin otoparkın olduğu yerdeki ön gişeden bilet falan almayın, içeri girin eğer ören ve kazı yerini gezecekseniz orada gişe var zaten, oradan alınız biletinizi… Dışarıdaki Deli Dumrul gişesine kesilmeyiniz lütfennnnn…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir