07 Kasım 2010 Pazar günü 4 arkadaşımla beraber Datça Aktur'a 6 km mesafede, yolun Ege tarafında kalan dağlara doğru tırmanmaya başladık. Aslında tepelere giden yollar var ama bizim ormana girişimizin nedeni arı kovanları. Orman yollarında yüzlerce arı kovanı sıralı. Arılardan korkmuyorum deseniz de onların ne yapacağı belli olmuyor , ter kokusu , parfüm kokusu gibi çeşitli nedenler onlara saldırı emri verebiliyor.
Ormanda rastladığımız örümcek ağı bizleri şaşırttı.Oldukça büyüktü , yağan çiğlerle ağırlaşmış bir haldeydi. Aslında burada durup bir çok fotoğraf çekebilirdim ama bizim arkadaşlar yolda oyalanmazlar.
Dağlara varıncaya kadar epey yol gittik , hava oldukça pusluydu , hala çiğ vardı.
Çok güzel manzaralar vardı ama güneş nedeniyle fotoğraf çekmek bayağı güçtü.
Bu gezilerde kayalar yoksa dikenli bitkiler var.
Bu gezimde burada görüldüğü gibi parçalanmış kırmızı renkli kayalar her yerde karşımıza çıktı , dağların her tarafı bunlarla kaplı , bazıları iyice ufak , kaygan bir zemin oluşturuyor.
Daima dağların sırtından gidiyoruz, yamaçlarda yürümek çok zor ve yolu uzatıyor.
Datça tarafı , sisli havaya rahmen bir çok fotoğraf çektim.
İçimizde tek bayan Suna Güler arkadaşımız , Datça'da yaşayan yazarlarımızdan. Böyle yerlere geleceğimizden haberi yoktu ama büyük bir azim ve cesaretle geziyi tamamladı.
Her çıktığımız tepede kısa bir mola veriyoruz , biraz dinleniyoruz hem de etrafı seyretme imkanımız oluyor.Bu dağ tırmanışlarında yürürken daima yürüdüğün yeri kontrol edeceksin. Hiç hata yapma şansımız yok.
Bu doğa yürüyüşüm en zorlu olanıydı , Şu satırları yazarken bile ağrılarım geçmiş değil.
|
